Bölüm 40: "İlk Gözyaşı."

4.6K 505 789
                                    

İLK GÖZYAŞI

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İLK GÖZYAŞI

Parçaları her yana saçılmış kalbimi
yeniden var ettiğimi sanarken yine paramparça olmuştum.

Kalbimi hissettiğimi sanarken ben aynı canavar olduğumu göremedim. Ondan kurtuldum sandım, yanıldım. Ben iyileştim sanarken bile kendimi kandırdım. Kendimi iyileştiğime inandırmak istedim başardım ama ben hiç iyileşemedim. Kaybetmeye mahkûm o kızın lanetinden kurtulamadım.

Ben hep kaybetmeye mahkumdum.

İlk kaybedişim ailem olduğunda her şey üst üste gelmişti. Ruh sağlığımı kaybetmiştim, geçirdiğim travmalar ve öfke krizleri beni çocukluğuma düşman etmişti. Ardından umutlarımı kaybetmiştim. Tutunmaya çalıştığım her bir dalım kırılırken ben her zaman daha sert yere çakılmıştım. Önce çocukluğumu bıraktım sonra umutlarımı çünkü biliyordum ki o ikisiyle her zaman daha sert yere çakılırdım.

Sonra Çağan girdi hayatıma ve kapkaranlık olan dünyamı kendi merhametinin ve umudunun ışığıyla doldurdu.

O ışıklar birer birer patlarken yine geçmişin karanlık yüzü karşısında savunmasız kaldım. Ellerimden kayıp giden umudum bir kez daha paramparça oldu. Çağan'ı kaybetmenin nefessiz kalmaktan farksız olmadığını gördüm. Nefesim kesiliyordu ve ben her nefes için ona muhtaç bir durumdaydım.

Sahi sevgi neydi? Koşulsuz şartsız güvendi. Ben Çağan'a güveniyor muydum? Evet. Onu seviyor muydum? Hem de çok seviyordum. Peki ya neden ona bunu hiçbir zaman gösteremiyordum? Ben neden onu severken öldürüyordum? Ona sevgimi bile göstermekten acizdim çünkü o güçlü kızın altındaki korkaktan bir türlü kurtulamamıştım. Ben kendime bile düşman kesildiğim yerden ona hak ettiğini hiçbir zaman verememiştim.

Ben kaybetmekten çok korkuyordum ama ben şimdi onu kaybediyordum.

Onun vurulduğu yerde çöküp kalmıştım, bilinçli yaptığım tek şey yarasına bez bastırmak olmuştu. Ellerim onun kanıyla süslenirken donuk vaziyette kalan gözlerim muhtaçlıkla gözlerini açmasını bekledi lakin yapmadı beni kendisiyle cezalandırdı. Neyin intikamıydı bu? Onu üzdüğüm için canımı mı yakmak istiyordu? Çevremizde oluşan kargaşadan soyutlanmış bir halde sadece onu izlerken gelen sağlık görevlileri onu benden aldı.

Sonrası tam bir boşluktu.

Ne zaman hastaneye ulaştığımızı bilmezken artık beni taşımakta zorlanan bacaklarımla ameliyathane kapısının hemen yanındaki duvarın dibine çöktüm. Gözlerim bir an olsun ellerime bulaşan kandan ayrılmazken kendime lanet ettim. Omuzuma dokunan ellerle irkilirken, "Başkomiserim," diyen Ferhan ve Ahsen tepemde beni izliyordu. "Gelin ellerinizi yıkayalım." Bunun karşısında verebildiğim tek tepkim onu itmek oldu. Buradan ayrılırsam onu yalnız bırakırdım, yapamazdım. Onu burada bırakamam ki uyanırsa beni sorardı.

Vecheyn |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin