Bölüm 32: "Fırtınanın Sığındığı Liman."

5.2K 566 585
                                    

FIRTINANIN SIĞINDIĞI LİMAN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

FIRTINANIN SIĞINDIĞI LİMAN

Karanlık içinde kaldığım an ruhum yolunu kaybetmişti. Birisi geldi ve aydınlığa ulaşmam için kendini feda etti. Biri benim için ilk kez mücadele etti.

Beni içinde kaybolduğum karanlıkta bırakmayan sendin sevgilim.

Sevgisizliğin susuz bıraktığı kalbim, ruhsuzluğun ve duygusuzluğun kollarında hüküm sürerken, kalbime süzülen her bir acımasızlık ruhuma acı, kan olarak döndü. Ruhumda izi kaldı, bir daha hiç silinmedi. Duygularımı gömdüğüm yer daima acıdı, sızısını hiç yok edemedim.

Sonra bir adam geldi, izlerime dokundu ve ruhumda ki sancıları silip attı.

Bir adam girdi hayatıma, ruhuma gömdüğüm duygularımı kendi duyguları içinde yeşertti. O adam bana yeniden sevmeyi öğretti ve sevgisizliğin verdiği acıları yok etti. O acıların varlığını onun sevgisiyle hissetmişken yine onun sevgisiyle silindi. Bir şifa gibiydi, giderek vücudumda yayılıyordu ve her geçen gün kendine bağımlı bir hale getiriyordu. Bu bir kumpastı artık biliyordum, şifası bana kurduğu en büyük kumpası oldu.

Evin bahçesinde ki çimenlerin üzerinde otururken onun bacaklarına yatmış bir pozisyonda duruyordum. Başım dizlerinin üzerindeyken, vücudum çimenleri yatak olarak kullanıyordu ve huzurla gökyüzünü izliyordum. Huzur. Bana uzak olan bu kelimeyi bu aralar ne çok kullanır olduğumun yeni yeni farkına varıyordum. Hoş bana uzak olan şeyleri ilk defa kullanmıyordum, Çağan'a olan sevgim beraberinde korkuları da getiriyordu. Ve korkmak Çağan'dan sonra hayatıma giren bir kavram oldu.

Parmakları saçlarımın varlığına bağışıklık kazanmış gibi tellerinde ahenkle gezinirken, o aşık olduğum gözleri benden bir an olsun ayrılmadı. Sahi, gökyüzünü böyle huzurla izlemeyeli ne kadar süre oldu ya da hiç huzurla izledim mi? Parmaklarımı usul usul gökyüzüne doğru uzatırken dikkatimi yüzüğüm çekti. Delirmiş olmalıydım, onunla yüzük takacak kadar kontrolden çıkmış olamazdım ama tam da kendimden beklediğim bir manyaklık oldu. Parmaklarımı yakaladığında başımı ona çevirirken, "Bugünü mümkün olduğu kadar kendimize ayıralım olur mu?" diyerek konuştu hevesle.

"İşlerim var," dediğimde duraksadım ve kaşlarımı çattım. "Siktir et acil bir şey çıkana kadar seninle kalacağım."

Eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında, "Ağzımızı bozmuyoruz hanımefendi." diyerek mırıldandı.

Öpmeye başladığında dudaklarımı aralarken ona yer açtım ve boşta kalan elimi ensesine yerleştirdim. Sersem, olduğu pozisyon canını acıtacaktı ama pek umurunda da değildi. Dudaklarımızı birbirinden ayırmadan doğrulurken çırpınan kalbimin gürültüsünü duydum. Kalbimin canlı bir hale gelmesi ve onu hissedebiliyor olmam Çağan Arsal'ın eseriydi. Geriye çekildiğimde onun gözlerine baktım, beni seven adamın şefkatini gördüm. "Artık hırçınlığını bana zarar vermek isteyenlere sergiliyorsun. Arada bundan nasibimi alıyorum ama bu huyunu seviyorum," dediğinde yüzümü sevmeye başladı. "Ateş gibisin olduğun yeri yakmadan geçmiyorsun."

Vecheyn |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin