KAYBOLAN GERÇEKLER
Öksüz bir kalbin sızısını kimseler duyamazdı, yetim bir kalbin serzenişlerinin azabını sadece yaşayan bilirdi. Hem öksüzlüğün hem yetim bir kalbe sahip olmanın bıraktığı emarelerini yıllardır ruhumda taşıyordum. O yanım öyle çok acıyordu ki boğulup gitmeye yüz tuttuğum her an inatla acılarıma tutunuyordum. Yaşama direniyordum, acıma kafa tutuyordum ama en çokta onların yokluğuna, beni kırıp döken ruhuma isyan ediyordum.
Benim kalbimi neden küle çevirdiniz?
Yalnızca beş yaşındayken yaşadığım en büyük kaybın izleri hiçbir zaman silinmeyecek kadar derindeydi. Öyle derin yaralarım vardı ki küçücük bedenimin içindeki ruhumda dönüp baktığımda toprağın başında bıraktığım kız için kendimden nefret ediyordum. Acılarımın beni güçlendirmesine izin verirken iyileştirmesine hep engel olmuştum. Ben en çok kendime zalim olmuştum.
Şimdi yıllar önce önce yaşadığım korku ile bir kez daha karşı karşıyaydım şimdi. O gün terk ettiğim çocuk bir kez daha karşıma dikilirken aynı manzarayı bana tekrar sunuyordu; kaybetmeyi. Başımı iki yana sallarken sersem bir şekilde geriye adımladığımda odama gitmek istedim, yapamadım. Kendimi toparlayıp onun odasına girme gücünü bulduğumda bakışları bana kayarken aslında o beş yaşındaki kızın gözleriyle bakıyordum ona.
O küçücük kızın gözlerinde geçmişin en büyük acısı vardı.
"Neva," dediğinde bir tebessüm kondu yüzüne. Az önceki halinden eser kalmadı. "Bu gece nöbet sende mi? Hem bu halin ne, nereden geliyorsun?"
"Evet, bu gece buradayım," dediğimde sesimdeki sersemliği geriye itmeye çalıştım. "Alp'e Berin'i istedik oradan geliyorum."
"Demek gerçek bir evlilik yapacaklar."
"Evet."
Ona kırgın gözlerimle bakmaya devam ederken aslında kırgınlığım ona değil kendimeydi. Bana isyan eden vücudumu daha fazla tutamayıp ona sarıldığımda bir baba edasıyla beni kucakladı. Ona duyduklarımı söylemeyecektim, inkâr edecekti ve ben inanmayacaktım, onu incitecektim. O yüzden sadece ona sarıldım, elimden fazlası gelmedi. "Güzel kızım," dediğinde sırtımı sıvazladı. "Neyin var senin? Üzgün duruyorsun." Üzgündüm çünkü bana baba olan adamın kötü olduğu her an kötü olurdum. Kaybetmenin acısını içime yeniden düşürdü, için acıyordu.
"Sadece yorgunum bir sorun yok. Birde şu sıralar fazla gerginim ondan öyle gelmiştir."
"Farkındayım, her an patlamaya hazır bomba gibi duruyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
AcciónBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...