|2. Kitap|Bölüm 3: "Yaralı Kalbin Sancısı."

4.8K 398 518
                                    

-YARALI KALBİN SANCISI-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-YARALI KALBİN SANCISI-

Bir dalga gibi ansızın vuruyordu zihnimin kıyılarına varlığı.

Geriye benden hiçbir şey bırakmıyordu.

Sevmek can yakan bir duyguydu. Fakat birini yuva bilmek öyle bir yara bırakıyordu ki insanın yüreğinde silinmesi zor izler bırakıyordu. Şimdi ben terk ettiğim o yuvanın yaralarıyla bir başımaydım. Kimsesizdim.

Dikenlerle döşenmiş engebeli bir yolda savunmasız kaldım.

Yolumun üzerinde hayal kırıklığıyla dolu parçalar, yolun sonundaysa varlığıyla zihnimin kıyılarına dokunan adam vardı.

Gözden ırak olan gönülden de ırak olur derlerdi. Olmadı. Ben her gün onun sevgisiyle yaşadım. Onun sevgisini büyüttüm yüreğimde. Yalnızlığımı onunla paylaştım. Onunla uyudum, onunla uyandım. Ben bu denli nasıl sevdaya düştüm bilemedim. Fakat ben onun sevdasına öyle bir düştüm ki bir daha çıkışım olmadı.

En acısı da canımın acısıyla kıvranırken bile onu sevmekten vazgeçemiyor oluşumdu. Öyle işlemişti ki yüreğime kendimi kaybettim, onu söküp atamadım. Onunla yandım, kül oldum. Yolumu kaybettim fakat en sonunda yolum yine ona çıktı.

Pusulamızın gösterdiği yol daima birbirimize çıkacak derken haklıydı. Pusulam beni yine ona götürdü.

Sabah erkenden kurulan kahvaltı masasında herkesle birlikte otururken sessizliğimi koruyarak dışarıyı izledim. Tabağıma hiçbir şekilde dokunmadım. Sadece açık havayı izledim. Hepsinin bu durum dikkatini çekiyordu. Kimi zaman beni konuşturmak için sürekli bir şeyler soruyorlardı kimi zaman cevap vermeyeceğimi bilerek bir şeyler anlatıyorlardı.

Teyzem bir umut tabağıma sevdiğim birkaç çörekten koyduğunda, "Neva'm hadi ye kızım," dediğinde bakışlarım onu buldu. "Güç toplaman lazım." Omuz silktiğimde oturduğum yerden kalkacakken elimden tuttu. Eli yüzümü bulduğunda şefkatle severken tepkisiz kalmam onu üzse bile elimden bir şey gelmiyordu. Şuan hayata yüzümü dönmek istemiyordum.

"Canım hiçbir şey istemiyor."

"Olmaz öyle ilaç alacaksın."

Sessiz bir şekilde önüme döndüğümde tabağımda duran çörekten birkaç lokma alıp ardından bıraktım. Hepsinin ara ara birbirine bakıp halime üzüldüklerini sessizce belirttiklerinin farkındaydım. Aslında ben çoğu şeyin farkındaydım ama konuşmaya gücüm yoktu. "Kuzen dün gittim sana telefon aldım," dediğinde Alp bu defa bakışlarım ona döndü. "Ferhan ve Teo'nun, bizlerin numarasını da kaydettim."

"Beni kahvaltıdan sonra Teo'nun yanına götürür müsün?"

"Ama Neva..."

Eniştem teyzeme uyarır bir şekilde bakarken ardından bana döndüğünde, "Kendini iyi hissediyorsa gitsin," dediğinde memnuniyetle baktım. "Çok yorma kendini kızım." Başımı salladığımda teyzem gönülsüz olsada başını salladı. Başımı onun omzuna koyduğumda yüzümü severken Berin bardağına koyduğu meyve suyunu iştahla içiyordu.

Vecheyn |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin