-FIRTINAYA TESLİM LİMAN-
"Oysa ona dünyaları verecektim arafta bırakmasaydı beni."
Aşkın zehirli bir sarmaşık gibi insanın ruhunu sardığını öğrendiğimde aşkın ilk acısıyla karşı karşıya kaldım. Çağan Arsal'ın aşkı ruhumu zehirli sarmaşıklarıyla kuşatmıştı ve bana ondan başka bir yol bırakmamıştı.
Kaybolmuştum. Avuçlarımın ardında kırık bir pusula vardı ve bana tek bir yol gösteriyordu; onu...
Kalbim beni inatla ona götürüyordu, içimdeki sevginin çığlıklarını bastıramıyordum. Onunla öyle bir bütün olmuştuk ki kaybolmuş hissetmemin nedenini artık daha iyi anlıyordum. Ben sevdiğim adamda kendimi bırakmıştım. Aslında onu terk etmeyi becerememiştim. Ben en başından beri kendimi terk etmiştim.
Şimdi göğsümün içinde yaralı bir kuşun çırptığı kanatların varlığını hissediyordum. Onu gördüğüm her an o kuş şiddetini arttırıyordu. Onsuzlukla yanıyordum, özlemiyle yok oluyordum. Kendimle verdiğim savaşı kaybetmekten korkuyordum. Ben kırgınlıklarımı unutup onun kollarında iyileşmekten korkuyordum. Göğsümün içinde sakladığım sevgisi beni ele geçiriyordu ve ben yenik düşüyordum.
Çağan'ı anlıyordum, onun görevi için sustuğunu iyi biliyordum. Bir sözleşmenin getirdiği yükü, devletine karşı büyük bir sorumluluğu olduğunu biliyordum. Kendimi onun yerine koyuyordum kimi zaman. Bende söyleyemezdim. Bana sus deseler bende susardım. Ne zaman isterlerse o zaman söylerdim. Söylesem belki kimse bilmezdi fakat görevine ihanet eden herkese ihanet etmez miydi?
Ben onun her şeyi bile bile beni çektiği yola kırgındım. Saklayacaklarını bile bile beni kendi aşkına düşürmesine kırgındım. Bilmeliydi, bu kadar yanacağımızı bilmeliydi. Beni aşkına düşürmüş olmasaydı ona kızma hakkım bile olmazdı. Belki yine aşık olurdum ona ama en azından onun elinden olmazdı. O zaman her şey farklı olurdu. Ona kırgınlığım olmazdı.
Çağan Arsal aşkıma yenildi, felaketimizi yazdı.
Merkezde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte nöbetim son bulurken yeni bir mesai vakti başlıyordu. Uykusuzluk sorun değildi, pek uykuya düşkün biri değildim. Masama kahve bardağı konmasıyla birlikte kafamı çevirdiğimde Çağan ile karşı karşıya gelirken elindeki paketi masanın üzerine bıraktığında, "Kahvaltı yapmalısın," dediğinde gözleri yorgunluğunu belli ediyordu. "Afiyet olsun."
"Beraber kahvaltı yapalım mı?"
Kısa bir duraksama yaşadığında memnuniyetle başını sallarken, "Sevinirim." dediğinde ardından yanımda duran boş sandalyeye oturup bardağını masaya bıraktı. Dün gece her ne olduysa Çağan büyük bir bozguna uğramış gibiydi. Düşünceliydi, keyifsizdi. Ara ara eli göğsünü yoklamıştı, buna birkaç kez denk gelmiştim. İçimdeki ona aşık kadını yine durduramıyordum. Onu merak ediyordum ve kötü bir şey olduğunu hissetmek aklımın onda kalmasına sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
AzioneBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...