ÇAĞAN ARSAL.
Benim hikayem bir kaybın başlangıcıydı.
Çocukluğu geçmişin ateşiyle kül olmuş, yüreği o küllerin bıraktığı islerle süslenmiş ve ruhu bir celladın acımasız ellerinde kurban edilmiş bir adamdım. Boğulduğum lanetin çukurunda çırpındım, çırpındıkça en dibe battım. Batırıldım. Yok olup gitmiş çocukluğumun ardından kayboldum, boğuldum. Bir celladın ellerinde kurban edilmiş ruhumla birlikte boğuldum. Çocukluğum küllerini kor olmuş kalbime bıraktığında onu canlandırmaya ta en başından söz verdim. Ruhunu kaybettiğim oğlan çocuğuna yitip gitmeye değil celladımla savaşacağıma dair söz verdim.
Çocukluğu bir cellat tarafından hiç edilmiş adam.
Çağan Arsal.
Ben buydum. Benim hikayem tam olarak böyle başlamıştı. Çocukluğumun maruz kaldığı azap ile baş başa kaldığımda o çocuk kalbimle yaşadığım hisleri hiçbir zaman unutamamıştım. Ben o çocuk yaştaki yara almış ruhumun sızısını hiçbir zaman unutmamıştım. Sahi ben çocuk olmuş muydum? Ben çocukluğumu yaşamadan büyümek zorunda kalanlardandım. Neva gibi. Neva ve bende çocukluğunu kaybetmiş iki insandık. İkimizde çocukluğumuzun kurbanı olduk, ikimizde çocukken büyümek zorunda kaldık. Bu hissin nasıl bir şey olduğunu bilmek istemezdim ama buna mecbur bırakılmıştım.
Biyolojik babam olacak adam annemi gördüğünde güzel, hayat dolu gencecik bir kadındı. On sekizinde hayalleri olan bir kadındı. Umutları vardı, her insan gibi onunda yaşama dair planları vardı. Ona cellat olacaktan adamdan habersiz hayatı tüm neşesiyle yaşarken tüm ışığına o adam kara bir bulut gibi çöktü. Ona zorla sahip olurken, tehditlerle yanında tutarken çaresiz kalmış susmuştu, susturulmuştu. Onun için susmak en büyük hatasıydı ama onunda başka bir yolu yoktu. O zorla birlikteliklerin birinde meydana gelmiştim. Sırf bu yüzden... Sırf bu yüzden bile kendimden nefret ediyordum.
Bu duygu beni boğuyordu.
Ve sonra Berin hayatımıza girdi. Benim için ilk kez güneş onun varlığı ile doğdu. Onun varlığı bana umut oldu. Tüm kötülüğün içinde o benim çıkış yolum oldu. Hiç bu kötülüğe bulaşmasını istemezdim, bunun için de çok uğraştım. Berin için büyümek zorunda kaldım. Berin için dimdik ayakta durmak zorunda kaldım. O benim gibi kendini kaybetmesin diye ben kendimden vazgeçtim. Yine de o adamın bıraktığı enkazdan Berin'i koruyamadım, elimden geleni yaptım ama bir yanı hep çocukluğunun bıraktığı yara ile kaldı.
Biz birlikte büyük bir enkaz haline gelmiştik.
Bir gün o şerefsizin anneme olan saplantısı son bulduğunda tek yaptığı hayatımızdan defolup gitmek oldu. Arkasında bıraktığı enkazı umursamadan çekip gittiği gün kendime bir söz verdim. Ben onun gibi olmayacaktım, ben asla ona benzemeyecektim. Sonra bir de yemin ettim, o adamın hayatını mahvetmeden ölmeyecektim. Küçücük yaşta öyle bir öfkeyle doldum ki çocukluğuma dair hatırladığım tek şey o duygu oldu. Ben çocukluğumu kaybettim, o şerefsize olan öfkem yüzünden kendime dair ne varsa kaybettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
AcciónBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...