|2. Kitap|Bölüm 13: "İstiridyenin Kıymetli İncisi."

3.9K 341 543
                                    

İSTİRİDYENİN KIYMETLİ İNCİSİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İSTİRİDYENİN KIYMETLİ İNCİSİ

ÇAĞAN ARSAL

"Bir kadının yüreğine batan her diken onu sevenin kalbini kanatır."

Şimdi benim kalbim kan revan içindeydi. Neva'nın kalbine saplanan her zehirli diken benim yüreğimi kanatıyordu. Canı yanıyordu, canı yandığı yerden nefesim kesiliyordu, ölüyordum. Kalbine saplanan her bir acı benim acıdan kudurmama sebep oluyordu.

Canının yandığı yerden canımı söküp atmak istiyordum. Onun canı yanıyordu ama ben ona şifa olamıyordum. Canımın canını öldürüyorlardı ben onu çekip alamıyordum. Ruhunu acıtıyorlardı, kalbini kanatıyorlardı. Geçmişiyle azap çektiriyorlardı fakat buna engel olacak bir yol bulamıyordum.

Geçmişinin acıları bir türlü dinmek bilmiyordu. Kimseye belli etmese bile onun nasıl hüzün dolduğunda ben şahit oluyordum. İçten içe üzülüyor, acıyordu ama dışarıya karşı duruşundan hiçbir zaman taviz vermiyordu. Kimi zaman keyifsiz duruyordu, ruhsuz bakışları bir boşlukta sallanır gibi bakıyordu. Sonra gelip bana sığınıyordu küçük bir çocuk gibi, bana sığındığı an yüzünde ne kadar huzursuzluk varsa silinip gidiyordu anında.

Kalbinin hasarlarına dokunan bir tek ben vardım, bu yüzden bir tek beni sığınağı bilirdi.

Sıkıcı bir toplantının ardından ekibin yanına geri döndüğümde Neva'yı görememem ile soluğu Ferhan'ın yanında aldığımda gittiğini öğrenmemle içimde büyük bir sıkıntı başkaldırmıştı. Habersiz gitmesine öfkelenmiştim, sadece bir saat beni bekleyecekti. Tek bir mesajla çıkıp gitmişti. Bir şeyler karıştırıyordu ve her ne halt yiyorsa başına bela açacaktı biliyordum.

Neva böyleydi kafasına eseni yapmayı seven bir kadındı ve yine kafasına eseni yapmıştı. Fazla dik kafalıydı bazen bundan memnun olmasam da bazen hoşuma gidiyordu bu deli dolu halleri. Sadece bazı zamanlar benim haberim dâhilinde hareket etmesi daha güvenilir olurdu fakat kafasına estiği gibi davrandığı an bunu unutuyordu. Öğrenecekti, sevmeyi öğrenmeye başladığı gibi bana haber vererek hareket etmeyi öğrenecekti. Kendi iyiliği için bunu yapmalıydı.

Teo'nun mekânına nasıl geldiğimi bilmezken içeriye girdiğim an karşı karşıya kaldığım savaş alanıyla kalbime bıçak saplanmış gibi oldum. Sarper koltuğun üzerinde yaralı bir şekilde otururken adamlardan birisi onun yarasıyla ilgileniyordu. Teo ise ağzı burnu dağılmış bir şekilde Evran ve Aykan ile konuşurken bakışları bana kaydığında, "Siktir şimdi sıçtık." diye mırıldandı. Neva yoktu. Neva burada yoktu. Gözlerimi defalarca açıp kapatmak istiyordum ama ne kadar açıp kapatırsam kapatayım sonuç değişmeyecekti. Evran yanıma geldiğinde, "Sakin ol," dediğinde iyice öfke doldum. "Tuzağa çekmişler Neva'yı. Doğan iti almış."

"Orospu çocuğunu bu defa öldüreceğim!"

"Dur," diyen Evran önüme geçerken omuzlarımdan tuttu. "Sakin kal mantıklı düşün. Önce nereye götürmüş olabileceğini bulalım aksi takdirde sadece zaman kaybı olacak."

Vecheyn |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin