-KALBİ LEKELEYEN RUHLAR-
"Kötü eylemleri lanetlesin insanlar,
Çünkü aşkın kar beyazı elbisesini kirletir onlar."William Shakespeare
Kötü ruhların pislik tutmuş kalpleri bu hayatın cehenneme dönmüş yüzüydü. Öyle pislik doluydu ki kalpleri dokundukları her yere bırakıyorlardı izlerini. En kötüsüde kendi kalplerindeki pislikleriyle başkalarının ruhlarını, kalplerini lekeliyorlardı.
Kötülüğe uğramış insanların kalbindeki kusur kolay kolay düzelmezdi.
Benim kalbim kötü ruhların bıraktığı izlerle doluydu. Çocukluğumdan beri bu izlerin varlığı kalbimin kusurlu olmasının tek sebebiydi. Duygulara kapalı yapım vardı bir zamanlar, ne gülerdim ne eğlenirdim. Ne severdim, ne de sevilirdim. Kırıp dökmekten korkmazdım, insanları kırdığımı bile bile zehirli dilimi susturmazdım. Bunlar hep kusurlu kalbin bir yansımasıydı.
Sonra merhamet dolu bir yüreğin içine sığındı kalbim. İşte o zaman kusurlarımdan arınmaya başladım.
Çağan... Gördüğü tüm kötülüklere rağmen kalbini hepsinden sakınmış, merhameti bir mücevher gibi kalbine işlemiş adamdı. Tüm kötülüklerin içinde göğsünün altında sıcacık yuva taşıyan bir adamdı. Kalbimi avuçları arasına alıp o yuvaya yerleştirirken tüm kusurlarımı ardımızda bıraktı ve bana sadece eksik yanlarımı öğretti, sevdirdi.
Sabahın erken saatlerinde kalkıp mutfağa girdiğimde evimizin yardımcısını mutfaktan çıkarırken dolaba yöneldim. Kahvaltı için birkaç malzeme çıkardığımda ardından çıkardığım tavaya yağ ekleyip muhlama yapmak için harekete geçtim. En azından tek tük yapabildiğim bir şeyler vardı. Öğrenecektim, en azından birkaç şey öğrenip Çağan'a yardımcı olabilirdim.
Fırına Çağan'ın sevdiği ekmeklerden soslayıp attığımda çayı da demlenmeye bırakırken ada tezgahın üzerine çıkıp oturdum. Düşünceler bir türlü uyutmuyordu, hele son olanlar kafamı allak bullak etmeye yetti. Dün gece Görkem gerizekalısının yaptığı hareketten henüz Çağan'ın haberi yoktu. Bulut ve Sarper'i olay hakkında bilgilendirirken Çağan'ın keyfini bozmaya gönlüm el vermedi. Öyle mutluydu ki onu kendi ellerimle sıkıntıya sokmak haksızlık olur gibi geliyordu.
Umut neşeyle mutfak içerisinde koştururken onun bu kadar cıvıl cıvıl olması beni nasıl mutlu ediyordu anlatamazdım. Ölümle savaşan bir yavruyken şimdi hayat doluydu. Onu kucağıma aldığımda neşeyle kuyruğunu sallamaya başladığında yüzünden öperken o da karşılık olarak yüzümü yaladı. Aman ne hoş! Onu yere bırakıp ardından son kontrolleri yapmaya devam ederken ayaklarıma dolanmasına dikkat ederek özenle kahvaltı hazırlamaya devam ettim.
Hazırladığım kahvaltı masası son kez düzenleyip ardından odaya çıktığımda beline havlu sarılı olan Çağan ile karşılaştım. Duvara yaslanıp dudaklarımı arsız bir tavırla yalarken, "Sana kahvaltı hazırladım yakışıklı," dediğimde onu baştan sona süzdüm. "Hey yavrum be! Hepsi senin mi?" Kendini tutmayıp gülmeye başladığında kafasını geriye atarken hayranlık dolu bakışlarla izledim onu. O güldükçe ben güzelleştim ve o güldükçe benim yaşama sevincim arttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
ActionBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...