YARALI KUŞ VE GÜLDüştüğüm dipsiz kuyuların içinde ilk defa sesimi duydun,
Battığım bataklığı gül bahçesine çevirdin ve şimdi o gül bahçesinin tüm dikenleri senin avuçlarına saplandı.
Kanla sulanan o gül bahçesinin dikenleri her bir yanı sarmalarken avuçlarına batan dikenleri birer birer söküp attın bir daha batacaklarını bile bile. Ben o bahçede ki gülsem sana olan sevgim o dikenlerle çevrilmiş zaafımdı. Hep onu istedin ve ulaştın. Sen avuçlarına batan dikenleri inatla söküp atarken bana ulaşmak için bir daha o dikenlerin sana batmasına izin verdin. Dikenlerimin verdiği zararla değil kalbine bıraktığım sevgi filizleriyle uğraştın.
O dikenler senin kalbine batarken sen bana her zaman kalbinde açan filizleri gösterdin.
Hâlbuki kalbime ilk sevgi tohumunu eken sen değil miydin?
Öyleydin.
Kalbime ektiğin tohumlarla o buz kesmiş toprakları sevginle yeşertirken kalbimde açan her bir çiçeği sana uzatmıştım. O çiçeklerin dikenleri sana battı, akan kan ikimizin de parmaklarını lekeledi ama biz bundan hiç pişman olmadık. Kalbimi o gül bahçesine çevirirken ben seni oraya hapsetmiştim senin beni bir yuvaya hapsettiğin gibi.
Şimdi karşı karşıya kaldığım kara gözlerin ardında ki hayal kırıklığı ve öfkeyle karşı karşıya kalırken telefonu kapatıp ona doğru bir adım attım. Geriledi, ona uzanan ellerimi yok saydı. Beni geri çevirdi ve beni ilk defa geri çevirdiği gerçeği ile karşı karşıya kaldım. Kızgındı fazlasıyla kızgındı ve bu hayal kırıklığının sebebini biliyordum. Ona gitmek istemediğimi söylerken şimdi düşüneceğim cevabı ile karşı karşıya kalmak onu kızdırdı.
Gidip gitmemek konusunda emin değildim, bir yanım bunu deli gibi isterken bir yanım önüme büyük engeller koyuyordu. O vakte kadar dosyanın bitmesi olası bir durumdu. Büyük ölçüde sona yaklaştık, bunun ikimizde farkındaydık. Çağan ceza alır mı, alırsa ne kadar alır bilmiyordum. Onun acısıyla bir başıma burada delirmektense bir göreve dahil olmak mantıklı olan gibiydi ama onu burada korumam da gerekiyordu. Şartlar ise neyi gerektirir bilmiyordum. Şimdilik bana seçenek olarak sunuyorlardı ama bunu mecburi göreve çevirebilirlerdi.
Siktir! Kafayı yememe çok az bir zaman kaldı.
Bir yandan ekip bir yandan o aklımı başımdan alıyordu. Gözüm kapalı atlayacağım o göreve şimdi zehirli bir şeymiş gibi davranıyordum. Bizi öldürecek olan oydu ya da yaşatacak olanı seçecek bendim. Aslında sonumuz onun ellerindeyken artık o sonun yüküne ortak oldum. "Çağan bir dinle," dediğimde tekrar ona uzandım tutmasını umut ederken. Beni yine reddedecek miydi? "Ağustos ayına kadar ne olacağı belli değil. Sen hapishanede olursan görevimin başında olmam gerekiyor, belki de ben istemesem bile beni buna zorlayacaklar bilemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
ActionBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...