20🤖

9.9K 886 87
                                    

Yardım malzemeleri getirmek için ayağa kalkmıştım ki ıslak vücudum beni üşütmüştü. Titreyerek ayağa kalktığımda "Önce," dedi her ikimizin ıslak kıyafetlerini göstererek. "Şunlardan bir kurtulalım. Onun için temiz kıyafetler var mı?"

"Evet, birkaç tane erkek kıyafeti var."

Liva yüzünü buruşturarak bana baktı.

"Erkek kıyafetinin senin evde ne işi var? Hayırdır bilmediğimiz bir şeyler mi oluyor?"

"Ya işte kuru temizleme esnasında geri almak için gelmeyenleri Kemal amca çöpe atmıştı. Ben de israf olmasın diye aldım. Ne bileyim çok kaliteli gözüküyorlardı ihtiyaç sahibi birine veririm diye düşünmüştüm. Bazen iyi olanları kendim de giyiyorum evde ne var yani ayıp m?"

"Ay yok niye ayıp olsun. Merak ettim sadece. Bildiğim kadarıyla erkek bir akraban yok ondan dedim."

"Yok işte kuru temizleme şeyleri."

"Neyse neyse," dedi Liva.
"Sen onları getir önce onun üzerini değiştirelim. Madem insan gibi ıslak kıyafet de onu üşütür herhalde. Ay ne bileyim beni de aptal gibi hissettiriyorsunuz. Grip olur mu ki ne bileyim. Biz yine de değiştirelim balık değil sonuçta değil mi?"

"Tamam getiriyorum ama nasıl değiştireceğiz?"

"E normal işte çıkarıp giydireceğiz."

Liva'ya emin misin bakışı attığımda, bu bakış aslında Haruki'nin normal bir erkek görünümünde olması bizim üzerini değiştirmememiz yönünde olması gerektiğini bildiriyordu.

Liva da anlamıştı.

"Bakmayız canım. Hem şu an hasta o. Hemşire olduğunu düşün ve sağlığı için kıyafetini değiştirdiğini düşün. Unutma hayatta kalması için. Keyfimizden değil yani."

"Aynen."


İkimiz de anlaştığımızda temiz kıyafetlerle geri döndüm.

Liva Haruki'nin ıslak çoraplarını çıkardı. Ben de gömleğinin düğmelerini açmaya başladım. Her bir düğmede içim bir tuhaf oluyordu. Sadece bir robot da olsa utanıyordum. Zira düğmeler açıldıkça normal bir erkek bedeni çıkıyordu ortaya. Fit görüntüsü boşuna değildi. Bayağı bayağı kaslıydı. Elim bazen tenine dokununca insan eti gibi sıcak ve canlı olması kalbimi titretiyordu. Asla alışamayacaktım, asla. Bir ara durup kaşımı kaşıdım. Devam etmeli miydim bilmiyordum.

"Ne oldu?" diye sordu Liva.

"Ay ne bileyim, hemşireler hastaların kıyafetini değiştiriyor muydu ki? Ben hatırlamıyorum. Ailemizi mi çağırıyorlardı sanki?"

"Aynen Hazan. Adamın ailesi mi var? Robot demedin mi? Ne yapalım evdeki robot süpürgeyi mi getireyim üstünü değiştirmesi için?"

"Of bir şey de söylenmiyor. Tamam neyse." Devam edip tüm gömleği çıkardım artık yapacak bir şey yoktu.

Gömlek çıktığında geriye sadece pantolon kaldı. Liva ile aynı anda pantolonun kemerine baktığımızda yavaşça yutkundum. Geriye sadece o kalmıştı.

"Eee şimdi ne olacak? Robot süpürge yardım edebilir mi ki bize?"

"Dönüp durur işte." Liva ile birlikte güldüğümüzde dudaklarımı büzdüm. Pantolonu kalsa bir şey olmazdı herhalde. Üstünü değiştirdik ölmezdi sanırım. Hem hava buz gibi değil.

"Seni tanıdığı için sen açmalısın," dedi Liva. Ani bir çıkışla karşılık verdim.

"N-ne tanıması canım? Bir gün bile olmadı. Hem çıkarmasak ne oluyor? Düşündüm de gerek yok bence. Pantolon kalabilir yani."

Gerçekten onu tanıyor falan değildim. Sadece bir gece onu istemememe rağmen oturma odamda kalmıştı o kadar. Bu tanımak mı oluyordu? Kendini bana programlaması falan, beni hiç ama hiç ilgilendirmiyordu. Ben onu tanımıyordum o kadar. Hele hele pantolonunu çıkaracak kadar asla.

"Ama yine de seni daha çok tanıyor."

Liva ısrar ediyordu.

"Olmaz! Ben yapamam," dedim kesin bir dille. "Hayatım boyunca tanıdığım tek erkek Kemal amca. Lise de bile kız lisesine gittim ben. Ailem de olmayınca asla ama asla yapamam böyle bir şeyi. Erkek tanısam bile ne olacak hem. Niye milletin pantolonunu çıkarayım canım aaa."

"Keyfimizden yapmıyoruz herhalde. Hasta olmasın diye."

"Olsun ben yine de yapamam. Dokunamam bile."

"Ben de yapamam," dedi Liva.

"O zaman bırakalım," dedim.
Bence de en mantıklısı buydu. Hem niye elin robotunun pantolonunu çıkarıyoruz ki, uyanınca kendi çıkarır.

"Olmaz iyice hasta olur. Hem çabucak giydirip pansuman yapmamız lazım," dedi Liva.

Ah! Biliyordum böyle diyeceğini. Çok ıslaktı ve bu kıyafetle uzun süre kalırsa kesin hasta olurdu. Tabii normal insanlar gibi hasta oluyorsa yani. Hem bu çelişki pansuman için vakit kaybına neden oluyordu.

İş yine bana kalmıştı. Ama hayır ya! Yüzümü buruştururken, derin bir nefes aldım.

Kötü düşünme Hazan. O sadece bir robot. Gözlerini kapat, kemeri aç ve giydirelim bitsin. Hem eğer onun hasta olmasına izim verirsen belki uluslararası bir savaş çıkar. Ülkeni düşün kızım. Japon milletinin ne kadar deli olduğunu bilirsin. Konya'yı düşün. Etli ekmek, Konya şekeri. Konya şekeri ne alaka? Olsun o da önemli. Kültürünü korumalısın. Bir pantolon için değer mi?

Ellerim havalanıp kemerine doğru gitti. Başımı sağa çevirip gözlerimi de kapattım. Liva da gözlerini kapatmıştı. Ellerim kemere doğru gittikçe kalbim hızla atmaya başlamıştı. Neredeyse boğazımda atıyordu. Bu ağır çekim olayı beni öldürecekti. Ellerim benden uzaklaştığı her bir santimde fazladan kalp atışım yoğunlaşıyordu.

Ellerim iyice uzaklaştığında nihayet kemerine dokundum. Açmak için parmaklarımı hareket ettirdiğimde kalbim ağzımdan çıkıp yere düşecek sandım. Tam kemeri açıyordum ki elimin üstüne bir el dokundu. Parmakları parmaklarıma geçtiğinde "Kendim yaparım," diye mırıldandı biri.

Hızla gözlerimi açıp Haruki'ye baktığımda onun eli olduğunu gördüm. Gözleri hâlâ kapalıydı ama mırıldanmıştı. Eli elimin üzerindeyken oracıkta bayılacağımı sandım.

Bir hışımla elimi çekip, ayağa kalktığımda Liva da benimle birlikte kalktı.

"Ta-tamam o zaman, sen giyin. Sonra biz pansuman için geleceğiz. Bu arada kendine geldin mi?"

"Pek değil."

Gözleri hâlâ kapalıydı ama cevap veriyordu. Bu da bir şeydi belki de yavaş yavaş tamamen kendine gelirdi.

Liva'dan önce odadan uçarcasına çıkarken kalbimin çarpışı devam ediyordu. Yutkunmama rağmen boğazım kupkuruydu. Belki de ben de ıslandığım için böyle olmuştu. Hasta oluyor olabilirdim. Bu ihtimali düşünerek odama girdim ve ıslak kıyafetlerimi çıkarmaya başladım.

Tahmin ettiğimden daha çok ıslanmıştım. Üstümde tek bir kıyafet kalmayana dek çıkarıp yeni ve kuru giysiler giydiğimde nihayet ısınmaya başladım. Şimdi geri dönüp Haruki'yi tedavi etmeliydik.

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin