29🤖

9.4K 897 76
                                    

Haruki robot olmasına kıyasla harika bir şofördü. Hem hızlı hem de dikkatli kullanıyordu arabayı. Sorsan ilk defa kullanıyordu ama işte üstün zekâ olmak bambaşka bir durum. Ben olsam neyse beni geçelim. Kendimden bahsedince bile birileri ile kavga edesim geliyor. Sanki bu dünyaya gelir gelmez hakkım hep yenmiş de ya da ne bileyim bir sıfır geride başlamışım gibi sürekli hak aramak zorunda hissediyordum kendimi. Elbette bu bir robot bile olsa.

Bu güzel anın tadını çıkarmak adına tüm kötü düşüncelerimi attım zihnimden ve bir kere daha gülümseyerek camdan dışarı bakarken önüme bir paket uzattı. Bakışlarımı pakete indirdiğimde güzel kokular gelmeye başladı.
Elime alıp baktım. İçinde sandviç ve meyve suyu vardı.

"Kahvaltı etmedin değil mi?"

Bir sandviçe bir Haruki'ye baktım.

"Gerek yoktu, kafeye gidince bir şeyler yerdim ben."

"Tüm gün ayakta duruyorsun. Ve orada yemek yediğini daha önce hiç görmedim. Pınar Hanım sürekli seni izliyor. O bakarken bir şeyler yemen neredeyse imkansız."

"Pınar Hanım hakkında mı söyledin şimdi bunları?" diye sorduğumda bana baktı.

"Ne sandın? Benim için bir numara sadece sensin."

Gülümsememek için dudaklarımı büzüp önüme döndüm.

"Tüm gün ayakta duruyorsun. İkinci işin de cabası. Kendine iyi bakman lazım. Halsiz kalma."

Beni izlerken bu kadar iyi tanıdığı aklıma gelmezdi. Ben sadece öylesine bakıyor sanmıştım ama meğer takip de ediyormuş. Alışık değildim. Yani biri için bir numara olmaya. Önemsenmeye ve akılda tutulmaya. Evet istiyordum ama böyle başıma gelince de elim ayağıma dolaşıyordu. Ben şimdi ne diyeyim ki bu çocuk robota? Memnun değilim desem olmaz. Ama alışmak da kötü olur. Ben kendi kendime düşünmeye devam ediyordum ki o da devam etti.

"Normalde altı buçukta kalkıyorsun ancak bugün sekize doğru kalktın ve kahvaltı edecek vaktin kalmadı değil mi? Sanırım dün gece benden sonra hemen uyuyamadın. Konuşulanları mı düşündün yoksa söylenen şeyler canını mı sıktı?"

Ona şaşkınlıkla bakarken bunları nasıl anladığını düşünüyordum.

"Seni bekliyordum," dedi gülümseyerek.

"Ne?"

Ağzımdaki sandviç kalıntısı nerdeyse düşecekti.

"Se-sen şimdi altı buçuktan beri beni mi bekliyorsun?"

Evet anlamında başını salladı.

"Peki neden?"

"Sana söyledim ya Hazan, benim ilgi alanım sensin. Seni beklerim, seni korurum, senin mutlu olman için elimden geleni yaparım. Sen hâlâ alışamamış olsan da, ben sadece bunun için programlandım."

Yüzüm düşmüştü.

"Ama haksızlık," dedim.

"Hım? Nasıl?"

"Yani hayatını sadece birine adaman ve onun için yaşaman haksızlık. Senin de kendine ait bir yaşamın olmalı. Robot bile olsan seçimlerin ve tercihlerin olmalı. Ya sabah sabah dışarıda beklerken üşüyüp vidaların gevşeseydi."

Güldü.

"Üretimimde vida kullanılmadı. DNA kullanıldı."

"Her neyse işte. Bir daha benim için kendini bu kadar heder etmeni istemiyorum. Bir kere buna değer biri değilim. İkincisi de kimse bunun için değer değildir. Her zaman bir numaraya kendini koymalısın. Unutma sen olmazsan sevdiğin şeyin de bir anlamı kalmaz. Eğer onu ilk sıraya koyup kendini hiçe sayarsan önce onu kaybedersin sonra da kendini. Yani beni kaybedersin anlamında söylemiyorum yanlış anlaşılmasın ama ben yine de senin benim için bu kadar çok efor harcamanı istemiyorum. Tamamen beni koru falan ama öyle soğuklarda bekleme. Hele bugün daha soğuktu. Sırf soğuk diye çıkmadım ben yataktan. Sen bir de dışarıda beni beklemişsin."

Kısa süreli şaşkınlıkla bana baktı.

"Ama ben..."

"Lütfen," dedim sözünü keserek. "Tamam kendini bana programladın. Tamam sistemde ne varsa onu yapıyorsun ama bunu bizzat ben söylüyorum. Beni dinlemelisin değil mi?"

Pes edercesine kabul etti ve başıyla onayladı.

"Bak. Madem benim mutlu olmamı istiyorsun o zaman bundan sonra benim için böyle fedakarlıklar yapmanı istemiyorum. Söz mü?"

Gülümsedi. Gülümserken çok tatlı olduğunu söylemiş miydim?

"Söz!"

Söz verirken eli saçlarımı karıştırdı ve yumuşak bir şekilde başımı okşadı.

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin