Yol boyu süren bir sessizlik.
Hızla gelip geçen ağaçlar.
Uzayıp giden asfalt yol.
Ve bir de düşünceler...
Uçsuz bucaksız bir düşünce serüvenine girmiştim yine.
Haruki öyle istiyor diye beni öne oturtmuşlardı. Liva arkada, Pınar Hanım da sürücü koltuğunda normal hızda gidiyorduk.
Herkes bir noktaya bakıyordu. Dikkatler sanki bir yerde gibiydi ama gerçek bu değildi.
Hepimiz beynimizde dönüp duran düşünceleri değiştirip duruyorduk. Belki anımsıyorduk belki de unutmak için çabalıyorduk. Sahi unutmak ne büyük nimet. Şayet bu acı ile bir ömür geçirecek olsam yaşayamazdım. Lakin biliyorum ki zamanla azalacak bu şiddet ve kalbim sükuna erecek. Vehamet için çırpınan sancılarım bir bir sarılıp zamanın o eskimeyen hızında kaybolacak. Evet bunu çok iyi biliyorum ama henüz değil. Şu an için bu boğazımda biriken yumru geçmek bilemeyecek gibi hissettirecek. Özlem içimi kavuracak ve ben onsuz günlerde ayakta kalmak için mücadele edeceğim."Bir keresinde," dedi Pınar Hanım sessizliğimizi bozarak.
"Sen Haruki'ye Çocuk robot demiştin. Duydum ama aranızda bir lakap olduğunu sanmıştım."
Pınar Hanıma bakmadan dinlemeye devam ettim."Bir keresinde," dedi Liva bu sefer.
"Haruki ile birlikte uçurtma almaya gitmiştik."Evet piknik zamanıydı, hatırlıyordum.
"Sürekli arkasına bakıyordu. Seçtiğim uçurtmalarla tam olarak ilgilenmiyordu."
Liva'nın sesi gittikçe çatallaştığında "Meğer arkasından gelecek misin diye bakıyormuş Hazan," deyiverdi.Bir anda gözlerime hücum eden yaşla yola bakmaya devam ettim. Bitmiyordu. Onun hakkında işittiğim her şey canımı yakmaya devam ediyordu.
"Bilmiyorum, yani anlayamıyorum. Kendini sana ayarladığı için mi ama etrafta sen olmayınca mutsuz oluyordu. Seni göremediğinde, sesini duyamadığında mutsuz oluyordu. Sence de bir robot için fazla değil mi? Bir robot sevebilir mi bu kadar? Sevgiden de öte sana muazzam saygı duyuyordu. Ben hayatımda kimseden böyle değer görmedim. Ama Haruki... Ah Haruki gerçekten de senin için canını bile verecek kadar bağlıydı sana."
Elimle ağzımı kapatıp ağlayışımı durdurmaya çalıştım bir süre. Öyleydi. Öyle de söylerdi. Bir robot için ağlayacağım aklımın ucundan geçmezdi lakin Haruki beni defalarca kez ağlatmıştı. Beni üzmemek adına çabalasa da onun yokluğunda nasıl mutlu olabilirim ki?
"Sadece bu mu?" diye sordu Pınar Hanım.
"Haruki gelince kafede satış işi artmıştı. Bundan dolayı Hazan'ın maaşına zam istedi. Eğer zam için uygun değilse de kendi maaşından Hazan'a verilmesini istedi. O zaman gezi olduğu için bunu yapmıştı. Neyse ki sonradan fotoğraf çekimi oldu da bu istediğinden vazgeçti.""Aklım almıyor," dedi Liva arkada kıpırdanarak.
"mucize gibi bir şeydi ve bitti."Bitti kelimesi içimden bir hıçkırığı dışarı salıvermeme neden olmuştu. Dayanamıyordum. Kıymetini bilemediğimi biliyorum ama bu kadar acı vereceğini düşünmezdim hiç.
"Hazan? Ağlıyor musun?"
Liva öne doğru eğilince yüzümü daha çok pencereye çevirdim. Pınar Hanım dikiz aynasından görmüş ve Liva'ya kaş göz işareti ile üstüme gitmemesini söylemişti.Liva başka bir şey demedi ama bir daha sırtını yaslayarak da oturmadı. Öne eğilmiş bir şekilde sessizce ağladı ve ağlayışımı seyretti.
Bilmiyorum ki ne gelir elden? Sadece ağlamaktan başka.
Geçip giden her bir ağaç bana biraz daha dayanma gücü aşılarmış gibi rüzgarını verirken ne yapmam gerektiğini düşündüm.
Ne istediğimi düşündüm.
Biraz olsun ağlamam yatıştığında ise oturuşumu düzelttim ve gözleri benim üstümde olan Liva ve Pınar hanıma döndüm. Merakla bana bakıyorlardı."Bir şey mi diyeceksin Hazan?"
Liva'ya baktığımda taze gözyaşlarını sildi. Pınar Hanım hem direksiyonu kullanıp hem bana bakmaya gayret ederken dudaklarımı ıslattım ve derin bir nefes daha aldım."Ben,"
Tüm dikkatlerini bana yoğunlaşırdılar.
"Japonya'ya gideceğim."Şoka girmiş bir şekilde bana bakarlarken "Akın'ın dedesi ne istersem yapacağını söyledi. Ona Haruki'yi ziyaret etmek istediğimi söyledim. Ama para ve dil olmadığını söyledim. Bana hem yolculuk için gerekli tüm her şeyi, hem de Japonca bilen birkaç kişi ve oradaki bilim merkezine girmem için yeterli yetkiyi sağlayacağını söyledi."
Her ikisi de bana şaşkınlıkla bakmaya devam ederlerken daha fazla bir şey demedim ve önüme dönerek sessizleştim.
Eminim diyecekleri çok şey vardı ama onlar da susuyorlardı. Tıpkı benim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPAY ZEKÂ
Science FictionJaponya'dan Amerika'ya gönderilmesi gereken bir kargo uçağı Türkiye'de düştü. İçinden sağ çıkan şey sadece o oldu. Haruki, Amerikalı iş adamı için özenle tasarlanan üstün zekalı bir robottur. Kargo uçağı Türkiye'de düşünce tüm planlar alt üst olur. ...