Okul gezisinden sonra Akın ve Arzu birlikte Akın'ların villasının bahçesinde havuz başında oturuyorlardı. Her ikisi de uzaklıkları şezlonglarda güneşlenirken Arzu endişeliydi. Akın ise onu teselli etmeye çalışıyordu.
"O bana bir şey yapamaz çünkü onunla alakalı en büyük sırrı öğrendim."
"Sen yine de dikkatli olsan iyi edersin," dedi Arzu.
Akın Arzu'ya sinsi bir şekilde gülümserken "Dikkatli olacak bir şey yok. Hazan annesiz ve babasız. Kimsesi yok. Geriye sadece onunla evlenmem kaldı. Dedeme aptal bir gelin sunduktan sonra seninle olan hayatıma devam edeceğim," dedi.
"Haruki midir ne haltsa Hazan'ın yanından ayrılmıyor. Bence o kız zor lokma oldu artık. Hem Hazan'la evlensen bile bu iş bir gün bitecek. İşte o zaman Haruki denen çocuk senin yakana yapışır gibime geliyor."
"Ne korktun be Arzu. Haruki hiçbir halt yapamaz. Elimdeki bilgi ile tek bir bildiği bile yok. Ayrıca Hazan'dan boşanmadığım sürece ne yapabilir ki? O karım olmaya devam ederken bizim ilişkimiz daha rahat sürecek. Dedemi biliyorsun evlilik diye tutturdu. Hazan gibi kimsesizi bir kızı seçtiğim için benimle gurur duyacaktır."
"Peki Hazan'ı evlenmeye nasıl ikna edeceksin? Sonuçta o da bir kadın ve aşık olduktan sonra evlenmek ister. Gerçi parası olmadığı için belki de zengin olman bile yeterli olur ama yine de onun sağı solu belli olmaz. Hazan'a hiç güvenmiyorum ben. O var ya ne yere bakan yürek yakandır."
"Çok basit. Okul harcını benden almak için dilendiğini okula yayma iftirasını atarım. Eminim utancından yerin dibine girecektir. Onu ezdikten sonra elimdeki görüntüleri gösteririm. Buna mecbur kalacak. Hem Hazan gibi bir kızın üstüne gitmekten kolay ne var ki? Kime şikayet edecek? Polise mi? Etsin. Sonuç? Kızım kız okula gitmek için bile çalışmak zorunda. Para lazım para. Peki para nere?""Sende tabii ki? Peki ya görüntüler derken? Ne görüntüsünden bahsediyorsun?"
"Hazan'ın ifşa görüntüleri. Haruki'yi onları göstermek için çağırdım. Köpek gibi emrime amade olacak. Ve Hazan'ı ikna edecek. Yoksa onun işi de bir cümleme bakar. Hazan fark etmeden onun özel fotoğraflarını çektim. Hem eğer ben Hazan'ı birazcık tanıyorsam sırf bu fotoğraflar için bile her şeyi yapmayı kabul edecektir. Bilmezsin sen bu tür kızları namus diye ölmeyi bile kabul ederler. Ah tam bir umutsuz vakalar. Ne eğlenmeyi biliyorlar ne de romantizmi. Varsa yoksa evlilik. Tek dertleri evlenip çocuk doğurmak işte. Gerçi Hazan biraz daha farklıdır. O evliliği aynı zamanda para için de istiyor. Yani anlayış göstermek lazım. Ben olsam ben de öyle düşünürdüm. Sorsan içinde oturacağı bir evi bile yoktur.""Evet kirada oturuyor. Geçen sene Liva ile konuşurlarken duymuştum. İkisi de zavallı ama Liva'nın annesi bulunmuş galiba. Anlayacağın Hazan en zavallısı."
"Bir de onlar için üzülüyorlar. Hiç anlamıyorum doğrusu. Böyle dünyaya gelmiş birileri için niye üzülürsün ki?"
Akın ve Arzu evlerinin bahçelerinde içeceklerini yudumlarken kapı kırılacakmışçasına açıldı.
Haruki sinirle ve hızla yürürken Akın en kirli gülüşünü eklemişti yüzüne.
"Ooo kimler gelmiş."
"Resimler nerede?"
"Sakin ol şampiyon."
"Resimler nerede dedim!"
Haruki'nin bağırışı ile Arzu irkildi ve Akın'ın sırıtışı yavaşça kayboldu. Durum ciddileşiyordu ve tahmin ettiklerinden daha büyük bir tepki almışlardı. Hazan konusunda ikisi de o kadar emindi ki karşılık almadan istediklerini yapacaklarını düşünüyorlardı. Lakin şimdi kalın bir duvara çarpmışlardı.
"Seni şerefsiz!"
Akın resimleri Haruki'nin eline tutuşturduğunda bakmadan tek hamlede yırttı hepsini.
Sinirle ayağa kalkan Akın Haruki'yi sert bir şekilde itekledi.
"Ne yapıyorsun aptal. Başka kopyası yoktu onların. Şimdi hepsini yapıştırmak zorunda..."
Haruki sinirle Akın'a karşılık verdi.
"Dün gece seni Hazan'ın çadırı önünde gördüğümde çektin değil mi bunları pislik. Ne kadar zavallısın! İğrenç bir pisliksin!"
Arzu Haruki'ye bakarken Akın hakkındaki düşünceleri değişiyordu. Kendi de pek iyi niyetli sayılmazdı ama Akın daha kötüydü. Gizlice ifşa resimleri çekmek de neydi? Bu kadar ileri gireceğini asla düşünmezdi. Akın'a olan güveni hızla yıkılırken birkaç adım geri gitti.
"Kızın peşinden ayrılmazsan radar gibi bulursun tabii. Ne güzel evlenecekti o aptal benimle. Kendisini sevdiğimi sanıyordu. Sevgi nedir bilmeyen geri zekalı ona azıcık ilgi gösterince âşık olduğumu sandı. Hem sana ne oluyor da? Dağdan gelip bağdakini kovuyorsun. Yoksa Hazan'a karşı bir şey mi hissediyorsun?"
Haruki sert bir yumrukla Akın'a karşılık verdiğinde "Bir daha söyle ne dedin?" diye bağırdı.
Yumruğun etkisi ile birkaç adım ger giden Akın patlayan dudağını elinin tersi ile silerken pis bir sırıtış yerleştirdi yüzüne. Yapışkan bir pislik gibiydi. Haruki'nin midesi bulanmıştı.
"Bravo bayağı sertsin, tıpkı bir erkek gibi."
"Seni adi."
Haruki tekrar Akın'a bir yumruk attı.
Ağzından kan akan Akın kahkaha atmaya başladığında "O aptal benim kendisini sevdiğimi sanıyor," diye bağırdı.
"Öyle aptal ki, benim gibi zengin ve varlıklı bir ailenin sahibi olabileceğini sanıyor. Bir keresinde bana muzun kendisi için önemli olduğunu söylemişti. Evlilik teklifi için ona bir kasa muz göndermeyi düşünüyordum, nasıl uygun mudur? Hatta davetiyelerimiz de muzlu olsun. Muza boğacağım onu. İşte o zaman dünyanın en mutlusu olacaktır. Düşünsene eşinin tek isteği bir muz. Benim gibi bir bundan daha iyi bir kadını nereden bulabilir ki?"
Haruki daha çok sinirlenmişti. Akın'ın her iki yakasını tutarak kendine çektiğinde Arzu korku ile çığlık atıyordu."Yardım edin! Yardım edin!"
Haruki sıktığı dişlerinin arasından tiksinerek konuştu.
"Seni lanet! Seni öyle bir temizleyeceğim ki Hazan'ın adını ağzına almaya bile cesaret edemeyeceksin. Bu dünyadan öyle bir temizleyeceğim ki bir daha asla böyle pislikler yapmaya cesaret dahi edemeyeceksin."
Akın aynı sinsi kahkahasını attığında "Kendine çok güveniyorsun Bay Haruki," dedi.
"Akıbetin ağzımdan çıkacak iki kelimeye bakıyor. İnce bir ip üstünde yürüyen bir cambazsın sadece. Ve iteklersem düşersin anladın mı?"
Arzu şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışırken Haruki "Ne demek istiyorsun?" diye sordu."Senin bir robot olduğunu biliyorum. İhbar etmemle işin biter." diye bağırdı Akın.
"Japonya mı Çin mi her ne haltsa oraya defolup gidersin. Sen bir çöpsün! Demir yığını ve işe yaramaz bir tenekesin o kadar."
Haruki Akın'ı kendine daha çok yaklaştırdığında "Bana bir şey yapamazsın," diye fısıldadı Akın bir kez daha.
"Çünkü sen bir robotsun! Duydun mu! İşe yaramaz bir robot!"
Haruki alaylı bir gülücük yerleştirdiği dudakları ile kaşlarını kaldırarak Akın'a bakarken "Ve sen de bir insansın öyle mi?" diye sordu. Sorusu öylesine yericiydi ki Akın bile insan olduğuna utanacak gibiydi. Haruki ağzındaki bir çöpü çiğnermiş gibi söyledikten sonra tiksinerek bakmıştı Akın'a.
Haruki ağzındaki çöpü tükürürcesine "Demek bir insansın," diye devam etti.
Sonra da gözlerini kısarak "Ben senin bir insan olduğundan şüphe ediyorum, sen de benim robot olduğumdan şüphe etsen iyi edersin," dedi. Akın şaşkınlıkla bakarken kaşlarını çatmıştı ki Haruki son cümlesini de söyledi.
"Çünkü ben bir robot değilim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPAY ZEKÂ
Science FictionJaponya'dan Amerika'ya gönderilmesi gereken bir kargo uçağı Türkiye'de düştü. İçinden sağ çıkan şey sadece o oldu. Haruki, Amerikalı iş adamı için özenle tasarlanan üstün zekalı bir robottur. Kargo uçağı Türkiye'de düşünce tüm planlar alt üst olur. ...