58🤖

6.7K 717 51
                                    


Dünya dönmeye devam ederken farklı hayatlar da yaşanmaya devam ediyordu. Hiç istemese ve sevmese de Akın dedesi ile bir yemekteydi. Dedesinin gözleri Akın'ın üstündeydi lakin ne kadar dikkat etse de işler hiç istemediği gibi ilerliyordu.

"Hazan kızımdan ne haber Akın?"

Başını yere eğerek sessizleşti Akın.
Dedesinin yemek yiyişini her zamanki gibi nefretle takip ediyordu. Böyle bir soruyu da bekliyordu ancak yine de tiksinti ile karşılık vermeden geri duramadı.

"Okula gelemiyor efendim. En son kampta karşılaşmıştık. Çalışmaya devam ediyor."

Ağzına götürdüğü çatalı geri çekerek şaşkınlıkla baktı yaşlı adam.

"Bu sene de mi çalışıyor? Neden haber vermedin harç parasını öderdik. Kızın okulu uzamasın diye çabalamıyor muyuz oğlum biz? Neden bilgilendirmiyorsun beni?"

"İstemedi efendim. Okul içinde dedikoduya neden olduğu için utandı ve istemedi. Harcını ödediğimiz nasıl olduysa tüm kampüste duyulmuş. Bir kere daha aynı şeylere maruz kalmak istemedi."

Duyduklarından sonra iştahı kaçmışçasına önündeki pahalı yemekleri yemeyi durduran yaşlı adam takım elbisesinin cebinden mendilini çıkardı ve usulca dudaklarını kuruladı. Böyle bir haber almayı beklemiyordu bu yüzden iştahı kesilmişti. Zaten ilerleyen yaşından dolayı çok fazla yiyebildiği de söylenemezdi ancak şimdi tamamen kesilmişti.

"Onun kalbini kazanmalısın biliyorsun değil mi? O çok iyi kalpli bir insan. Üstelik güzel ve akıllı da. Aynı zamanda da çalışkan. Bu zamana kadar ret cevabı almadığım için senden istemediğini ya da seni zorladığımı da düşünmedim. Sen de Hazan ile evlenmek istiyorsun değil mi?"

"İstiyorum efendim."

Akın dedesine saygıyla cevap verirken yumruklarını sıkıyordu.

"Çok sevindim. Ancak sadece senin istemenden ziyade Hazan kızımın da istemesi lazım. Kalbi nahif bir insan ve onu herhangi bir şeye zorlamak istemem. Kendi isteği ile gelsin. Ödemeleri de sırf onun için yaptığımızı bilmesini isterim. İleride bir çıkarımız olduğunu düşünmesin aman."

"Anlaşıldı efendim."

"Arzu neler yapıyor? Okuyor mu?"

"Haberim yok efendim. Onu görmeyeli çok uzun zaman geçti. Kendisi ile pek karşılaştığımız söylenemez."

Yalan söylüyordu Akın, Arzu'yu sadece bir saat önce görmüştü. Yalan söylüyordu çünkü, dedesinin Arzu ile görüşmesinin istemediğini biliyordu. Bilse bile umrunda değildi. Bir an önce bu yaşlıdan kurtulmak ve şirketin başına geçmek istiyordu.

"Aferin," dedi dedesi, tasdikleyerek. "Yaşın çok genç ama sen benim torunumsun. Eninde sonunda doğru yolu seçmene çok sevindim. Ben senin her zaman iyiliğini isterim evladım. Benim biraz geri kalmış eski toprak olduğuma bakma senin kalbini de önemsiyorum."

Akın sinirden köpürüyordu. Şimdi bu masaya Hazan ile evlenme tarihi aldığını haber vermek için oturmuş olacaktı ama şimdi işler öyle bir sarpa sarmıştı ki içinden çıkılması felaket bir hale gelmişti. Hepsi o Doruk yüzünden diye düşünüyordu. Gelmiş ve işlerine engel olmuştu. Ondan öyle çok nefret ediyordu bu nefret git gide büyüyordu. Eğer birinin işini bitirecek olsa bu mutlaka Doruk olacaktı.

"Bir dahaki sefere buluştuğumuzda düğün için haber bekliyorum o halde. Hazan kızımı da takip et. Bir ihtiyacı olursa haberim olsun. Sakın onu mahçup edeyim de deme. İnsanların arasında konuşmasına engel ol. Yüreği kırılmasın bize. Güzellikle hallet ne yapacaksan."

"Peki efendim öyle yaparım."

Şirketler zincirinin başkanı yaşlı adam yerinden yavaşça kalktı ve takım elbisesinin kırışmasına aldırmadan eline aldığı bastona dayanarak yavaş adımlarla odadan çıktı.

Dedesini ayakta ve büyük bir saygıyla geçiren Akın o odadan çıkar çıkmaz yerine oturdu ve sinirle masadaki bardağı yere fırlattı. Yardımcısı Serhat sessiz olmasını, dedesinin hâlâ binada olduğunu söylese de o sinirine hâkim olamıyordu.

"O pisliği öldüreceğim. Onu yok edeceğim. Onu tamamen ortadan kaldıracağım. Bunun için de o aptal kızı kullanacağım. Bekle beni Doruk, hayatının en büyük kazığını yiyeceksin. Ülkeler aptal olup seni yakalayamasalar da benim elimden kurtulamayacaksın!"

Ağzına aldığı salatalığı sertçe çiğnerken burnundan soluyordu. Öylesine nefretle dolmuştu ki bir insan olduğunu bile unutacak hale gelmişti.

"Efendim lütfen sakin olun. Kameralar var. Dedeniz de henüz mekandan ayrılmadı."

"Kapa çeneni Serhat. Sinirimden ne yaptığımı biliyor muyum? O çocuğu öldürceğim. Ancak o zaman görecek başkalarının işine burnunu sokmak ne demekmiş..."

Akın sinirle tuttuğu bardağı çatlattığında dedesi de aracı ile uzaklaşmıştı

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin