62🤖

5.9K 640 23
                                    



Muhteşem geçen bir piknik dönüşü herkes evine çekilmişti ki telefonuma bir mesaj geldi.
Haruki'nin gerçek yüzünü öğrenmek istiyorsan evime gel.
Akın
Akın? Akın bana neden mesaj atıyor ki? Ayrıca Haruki'nin gerçek yüzü mü? Neden bahsediyor?
Birkaç defa evlerine gitmişliğim vardı. Dedesi beni birkaç defa evine yemek programı için çağırmıştı.

Haruki hakkında bir gerçek varsa ben biliyorum zaten. Tam olarak ne demek istedi ki?
Eve girdiğim gibi geri çıktım ve evime yakın olan taksi durağına doğru yürümeye başladım. Hava kararmak üzereydi. Bunun için de acele ediyordum ama daha çok beni ilgilendiren kısım Haruki mevzusuydu.
Bir taksi bulup çevirdiğimde adresi tarif ettim ve acele etmesi için de direktif verdim.

***
"Bu resimler de ne?"
"Ne olduğu anlaşılmıyor mu? Senin ifşa resimlerin."
İkimiz birlikte Akın'ın odasına ayakta dururken elimdeki kendi açık fotoğraflarıma bakıp korku ve endişe ile ne diyeceğimi düşünüyordum.
"Ki-kim yırttı bunları?"
"Kim olacak? Senin o aptal arkadaşın Haruki."
"Akın," dedim tereddütle.
"neden bu şekilde konuşuyorsun?"
Onu daha önce böyle sinirli görmemiştim. O her zaman naif biriydi. Benim tanıdığım Akın değilmişçesine, sinirle üstüme yürüdü.

"Çünkü artık bunaldım. Senden. Seni bir melek olarak gören dedemden ve diğer her şeyden."

Hüzünle gözyaşlarımı tutmaya çalışırken bana kötü kötü baktı.

"Zırlamaya kalkma önümde. Zaten yeterince midemi bulandırıyorsun."
Ah Allah'ım bir zamanlar hoşlandığım çocuk muydu karşımdaki? Bana karışı nazik tavırlarının hepsi mi yalandı?

"Tonla borç altındayım ama bir çıkış yolum vardı. En basitinden. Dedemin onayladığı saf bir kız ile formaliteden evlenip şirketin başına geçtikten sonra onu kolaylıkla tekmeleyecektim. Sonrasında sevdiğim kızla hayatıma devam edecektim."

Elmacık kemiklerinden yaşlar süzülürken ne yaşadığımı anlayamıyordum.

"Ama sonra lanet biri daha çıktı karşıma. Haruki!"

Sanki bir pislikmişçesine tükürerek söylemişti Haruki'nin adını.
"Sonra bir öğrendik ki bizim bu beyefendi bir çöpmüş."
Akın'a şaşkınlıkla bakarken o etrafımda geziniyordu.

"Onun bir robot olduğunu öğrendiğim gün benim için bayram olmuştu. Kim bir bilgisayar sistemine inanır ki zaten."

Ellerim titremeye başlamıştı. Haruki'yi biliyor muydu yani? Bana yaptığı kötülükler bir yana onu ifşa ederse her şey çok daha kötü bir hal alırdı. Ve ben, Haruki'den ayrılmak istemiyordum. Hayır, buna izin veremem!

"Neden bahsettiğin konusunda hiçbir fikrim yok."
Önünde durdu ve tiksinerek yüzüme baktı.

"Salak ayağına yatma Hazan. Japonya'dan gelen yapay zekâ robot Haruki olduğunu öğrendim o salağın."

Yutkunurken dehşetle tüm vücudum titriyordu. Gözlerim hızla açılıp kapanırken ne demem gerektiğini düşünüyordum.

"Ama sorun değildi inan ki. Dedem ya da herhangi bir insan, bana değil de aptal bir sisteme inanacak değildi. Onu çağırdım eve. Tıpkı seni çağırdığım gibi. Resimlerini gösterdim ve seninle arama girmemesini söyledim. Arzu da şahit."

Arzu deyince içim bir tuhaf olmuştu. Canıma kast eden biri ile başından beri yakınlardı öyle mi?
Sinirim hüznüme galip gelmişti bir anda. Beni aptal sanıyordu. Beni salak yerine koymuştu.
İki yumruğunu yanlarında sıkarak "Haruki seni bir güzel dövmüştü değil mi?" diye sordum.
"Az bile yapmış. Ellerine sağlık."

Yüzümü ekşittim ve onun tiksinç bir şey olduğunu gösterircesine gözlerimi kıstığımda "Biliyor musun senden pislik diye bahsediyor. Ve pisliği temizlediği için de çok mutlu. Ben de şu an onunla aynı mutluluğu paylaşıyorum. Az bile, az bile!" diye bağırdım.

Geri dönüp gidiyordum ki "Bir de aptalsın dediğimde kızıyorsun," diye bağırdı.

Durdum ama arkamı dönmedim.
"Senin o ayıla bayıla sevdiğin ve melek ilan ettiğin robotun da seni aptal yerine koyuyor."

Yutkunarak dediklerini sindirmeye çalıştığımda arkamı döndüm.

"Ne demek istiyorsun?"

Acınası bir gülüşle beni alaya aldı.
"Robotun diyorum seni kandırıyor. O aslında bir insan."

Ona alayla gülerken gözlerimi devirdim.

"Başka bir yalan bulamadın değil mi? Neymiş insanmış. O kadar zavallısın ki..."

Sözümü tamamlamama izin vermeden bağırmaya başladı.
"Ses kayıtları var. Ayrıca yaraları asla tam olarak iyileşmiyor, kapatıcı uyguluyor. Kendi ağzıyla söyledi ben bir insanım diye. Doruk Yılmaz. Ünlü bir hırsız. Şu an da Bulgar polisinden kaçtığı için Türkiye'de gizleniyor."
Hızlı birkaç adım atarak önümde durdu.
"Yapay zekâ robotun bir aylık ömrü olması falan bahane."
Derin bir nefes aldı ve kandırılmışlık hissiyle yutkundu.
"Saklanması için bir ay gerekli. Anla artık, asıl yalancı ben değilim. O!"

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin