77🤖

5.4K 553 58
                                    


Bizimkilerin yanından çıkıp Akın ile görüşmek için bir odaya geçtiğimizde sessizce oturdum ve onun konuşmasını bekledim. Zira benim söyleyeceğim bir şey yoktu. Bir süre öylece bana baktıktan sonra konuşmaya başladı.

"Geldiğim durumdan ötürü söyleyecek tek bir kelimem yok aslında," dedi pek de gür olmayan bir sesle. "Bir şeylerin farkına vardım sanırım. Bilemiyorum, bu noktaya gelmeme etken olan şey ne ama artık değişmenin zamanı geldi."

Bileklerindeki kelepçelere bakarken Akın ile önümüzdeki cam engel arasındaki delikler sayesinde iletişim kurmaya çalışıyorduk.
"Seninle konuşmak istedim çünkü en büyük yanlışı sana yaptım," dedi her iki elini kullanmak zorunda kalıp saçlarını düzelterek. Bana yanlış yapmıştı. Evet bunu ben de biliyordum ama acısını çok yaşamamıştım çok şükür. Ve bunda emeği büyük olan tek bir kişi vardı.

"Ben de annesiz ve babasız büyüdüm Hazan. Senden tek farkım zengin bir dedeye sahip olmaktı. Ama bilemiyorum," dedi yüzünü ekşiterek.
"Eğer senin gibi yalnız olsaydım, belki de daha iyi kalpli bir insan olurdum. Küçüklüğüm ve tüm hayatım dedemin bana ulaşmam için emirler yağdırdığı şirket koltuğuyla ilgilenmek ile geçti. Bunu sana nasıl anlatabilirim ya da bana me kadar inanabilirsin bilmiyorum ama ben de yalnızdım."

Akın'ı dinlerken derin bir nefes aldım ve oturduğum sandalyede kıpırdandım. Hapishane ortamı cidden tuhaf hislerle doluydu.
"O gün, yani pikniğin olduğu gün," dediğinde ilk defa gözlerimi kaldırıp
Akın'a baktım.
"Haruki senin özel resimlerini çektiğimi gördü. Aynı zamanda benim gizli işlerimden de haberdar oldu. O kadar zeki ki Doruk Yılmaz isimli sahte kimliğime bile ulaşmış. Tabii burada yardımcımın bana ihanet ederek Haruki ile iş birliği yapmasının da payı var ama sonuç itibari ile o her şeyin farkına vardı."

Bu anlattığı şey şu an için güzel bir polisiye filmi gibi gelse de aslında benim başıma örülmüş bir felaketti. Şayet başarılı olsaydı Akın bana ne kadar zarar verdiğinin farkında bile olmayacaktı. Ya da diğer ihtimalle umrunda bile olmayacaktı. İnsanların ceza çekmek için boşluğa düştüğünde ancak yaptıkları hatanın farkına varması ne büyük acı. İsterdim ki henüz başına bunlar gelmeden ne yaptığının farkında olsun. Benim de canımın olduğunu bilsin ve benim de bir insan olduğumu gözünün önüne getirsin.

"Haruki nasıl olduysa tüm bu planın en merkezine inmeyi başardı Hazan. Bunun farkına neredeyse hiçbir zaman varamadım ben."

Haruki'den bahsedilince gözlerim dolmuştu. Derin bir nefes alarak bakışlarımı başka yöne çevirdim. Taptazeydi bendeki etkisi. Üstünden ne kadar geçerse geçsin asla silinmeyecek bir izle bırakıp gitmişti.

"Bir keresinde bana," diye devam etti Akın. "Haruki bir keresinde bana dünyadaki en iyi insanın sen olduğunu söylemişti. Sanırım kavga ettiğimiz gündü. Bana kör olduğumu ve senin gibi iyi bir insanı göremediğimi, senden alacağım çok ders olduğunu söylemişti."

Çenem titrerken Haruki'den bahsetmesi gözyaşlarımın daha yoğun akmasına neden olmuştu. Elimle çarçabuk silsem de sürekli yenileri geliyordu. Akın da dışarıdan göstermese de en az benim kadar Haruki'den etkilenmişti. Doğrusu ondan etkilenmeyen bir insan nasıl olabilirdi?

"Haruki her ikimize de bir şeyler öğretti Hazan. Hapse girdiğim ilk dakikalar ona ve sana küfürler yağdırıyordum. Sonrasında ise kafama dank eden bir şeyler oldu. Yitirdiğim insanlığımın yenilendiğini hissettim. Kalbim yeniden atmaya başladı sanki. Belki de inanmıyorsun bana. Bu kadar çabuk nasıl değişti diyorsun ama bu değişim yeni bir şey değil. Uzun süredir değişimin ayak seslerini işitiyordum aslında."
Artık seslice ağlıyordum. Başımı önüme eğip akan gözyaşlarımı umursamıyordum.

"O zeki robot," dedi Akın ağlayan bir ses tonu ile.
"bizi zekâsı ile büyüleyip gitti değil mi? Bileklerime kelepçe takılmadan anlayamadığım insanlığımı hatırlatıp gitti."

Akın da ağlamaya başlamıştı. O mahkumlar bölümünde, ben cam engelin diğer tarafında uzun süre ağladık.
Niye ağladık bilmiyorum.
Kalbimizde bir yerlerde boşluklar vardı sanırım.
Ve o boşluklar dolduğu için gözlerimizden yaş geliyordu. Başka açıklaması olamaz.
Ve sen Haruki...
Sen...
Sana söyleyecek tek bir kelimem bile yok.
Sanki tüm alfabedeki harfler yetersiz kalacakmışçasına sadece susuyorum.
Çünkü bazen, susmak en güzel iletişim yoludur.

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin