23🤖

9.8K 875 15
                                    


Işıldayan gözlerle bana bakarken gülümsüyordum. Bir an için evin içine bahar dolmuştu sanki. Onun bu şekilde mutlu olması beni de mutlu ediyordu. Benim için hayatını feda etmişti ve böylesine bir durumda daha fazla kayıtsız kalamazdım.

"Gerçekten mi? Gerçekten kabul ediyor musun beni?"

Başımla onayladım. "Ediyorum. Ne kadar istersen kalabilirsin. İstersen kal, istersen git. Hiçbir şekilde itirazım yok artık."

Daha fazla gülümserken bana bakıyordu. Ellerimi dizlerimin üstüne koyup ellerimi birer birer hareket ettirdim. Arada ona bakıp ben de gülümsüyordum.

"Kim kimi kabul etti şimdi?" diye sordu Liva. Yeni uyanmıştı ve bir eli sağ gözünü ovuşturuyordu. Benim yanıma oturunca ona baktım.

"Ben Haruki'yi kabul ettim," dedim.

"Ne? Ama Hazan..."

Omuzlarımı silkeledim. "Ne olacaksa olsun hepsinin sorumluluğunu alıyorum."

"Neyin sorumluluğunu alıyorsun arkadaşım? Ya bu çocuğun başına bir şey gelirse? Daha önce hiç robot sahiplenmişliğin var mı?"

"Yok ama o benden daha çok dikkat ediyor kendine. Asıl ben kendime dikkat etsem o daha iyi olur."

"Of of! Bilmiyorum ne biliyorsanız onu yapın," dedi ayağa kalkıp pencereden dışarı bakarken. "Ama ben yokum bu işte anlaşıldı mı?" diye sordu işaret parmağı ile beni göstererek.

"Bir şey olmayacak Liva bu kadar endişelenme lütfen," dedi Haruki ama Liva ona bakıp "Sen karışma," dedi.

"Anladık," dedim ayağ kalkarak. "Aksi herhangi bir durumda sen bu işte yoksun. Hiç destek olmadın ve hatta göndermem için bana ısrar ettin oldu mu? Merak etme öyle bir durumda senin adını verecek değilim."

"Of sen de sus Hazan. Sanki sen hapse girsen ben mutlu olacağım. Senin için uğraşıyorum ben burada. Öyle bir durumda benim de müdahil olacağımı adın kadar iyi biliyorsun."

"Canım arkadaşım benim," dedim Liva'nın boynuna sarılarak. "Beni yalnız bırakmayacağını biliyordum."

"Tamam tamam, acıktım ben. Hadi kahvaltı yapalım."

"Tamam, siz oturun ben hemen hazırlıyorum," dedim mutfağa giderek. Yaklaşık yarım saat içinde üçümüz bu sefer de mutfak masasında toplanmıştık. Ben normal kahvaltı yaparken Liva'nın gözleri çay içen Haruki'nin üstündeydi. Şaşkınlıkla onu seyrederken ağzına aldığı çayı, boğazından geçişini, karnına ve sonrasında daha aşağısını süzecekti ki gözlerini kırpıştırarak yukarı kaldırdı. Öksürerek boğazını temizledi ve kendi çayından bir yudum aldı.

"Mesela hangi tür yemekleri yiyebiliyorsun?" diye sordu Liva.

Uyandığından beri Haruki'ye sormadığı soru kalmamıştı. Haruki de bıkmadan usanmadan soruları cevaplamaya devam ediyordu. Ben bile yorulmuştum ama o ikisi yorulmamıştı.

"Liva artık yeter," dedim.
"Sizi dinlerken ben bile yoruldum."

Haruki bana bakıp gülümsediğinde Liva da bana hak verircesine sorusunu iptal etti. Onun yerine daha faydalı bir soru sordu.

"Haruki senin yanında mı kalacak yani?"

Ağzıma aldığım peyniri çiğnemeye devam ederken Liva'ya baktım.

"Olmaz mı?"

"Bence mahalleli fark ederse sorun çıkabilir. Yani bilirsin, kimse Haruki'nin yapay zekâ bir robot olduğunu bilmediği için bir erkekle aynı evde kalman biraz..." dedi ve devamını getirmedi. Liva'nın ne demek istediğini anlamıştım. Eğer site ya da kendime özel bir yerde otursaydım karışan olmazdı ama özellikle yetimhaneden çıkıp bu eve taşındığımdan beri mahalleli bana çok yardımcı olmuştu. Birçok annem ve babam var gibiydi. Onlar fark ederlerse eğer uygun görmeyebilirlerdi ve ben de onlara hak verirdim.

"Bunun yerine," dedi Liva.
"Neden üst katı da Haruki kiralamıyor? Ev sahibinin altındaki kat boş. Orada kalsın işte. Hem sana yakın hem de aynı evde olmamış olursunuz."

Haruki önce Liva'ya sonra bana baktı.

"Hadi ama," dedim başımı sağa sola sallayarak.
"Bunun için kira parası gerek ev içine eşya gerek yani kısaca para gerek. Bil bakalım ben de ne yok."

Ben umutsuzca bunları söylerken "Ben çalışabilirim," dedi Haruki.
"Ne iş olursa yapabilirim. Kimliğimi açıklamadığım sürece benim bir robot olduğumu anlayacak değiller. Üstelik dil de biliyorum. Yani iş bulmak ve para kazanmak benim için gayet kolay bir şey."

Haruki'ye şaşkınlıkla baktığımda "Mesela ne tür işler yaparsın?" diye sordu Liva.

"Ne olursa. Üstün zekâm her türlü işe uygun. Güçlüyüm de endişe etmeyin."

"Yine de pratik lazım, tecrübe lazım, lazım da lazım," dedim gözlerimi devirip yeşil zeytinden bir tane ağzıma atarak. Kolay diyordu ama ben doğduğumdan beri çalıştığım halde her türlü işi yapamıyordum o nasıl yapacaktı bu yapay zekâ haliyle? Bazen gerçekten abarttığını düşünüyordum.

"Yapar canım. Sen de yani Hazan. Eğer seni tanımasam Haruki'i ile rekabet ediyorsun sanacağım. Tamam her tür olmasa da en azından para kazanacak kadar bir şeyler yapar. Yaparsın değil mi?"

"Yaparım tabii ki. Eğer Hazan da isterse."

Haruki beklentili ve gülümseyen gözlerle bana bakarken zeytinin çekirdeğini de yuttum.

"Ne rekabeti canım? Ne iş buluyorsanız bulun engel mi oldum? Ayrıca neden istemeyeyim siz de yani Allah Allah."

Biraz sesli çıkıştığım için ikisi de irkilmişti ama emin değildim. Aynen Liva'nın dediği gibi rekabet mi ediyordum? Haruki'yi kabullendikten sonra sanki başka insanlarla tanışmasını istemiyor gibiydim. Ne demek oluyordu bu? Aslında kendi parasını kendi kazanması falan...aman neyse. Nasıl istiyorsa öyle yapsın. Akıl desen var, güzellik desen var neden beni dinlesin ki? Tabii ki kendi bildiğini okuyacak.

"İşe geç kalıyoruz," dedim tabağımı makineye koyarken. Baktım Liva ve Haruki konuşmaya devam ediyorlardı. Beni dinleyen yok zaten. İkisine de başka bir şey söylemeden kıyafetlerimi giymek için odama yöneldim.

Niye böyle olmuştu bilmiyorum ama birden huysuzlaşmaya başlamıştım. Böyleydim işte bir şeyi sahiplenme konusunda var olan huyum beni çok rahatsız ediyordu. Galiba alışmaya korkuyordum. Alışıp da bırakılmaya korkuyordum. Korku ile sarmalanan yüreğim haşin bir insana dönüştürüyordu beni. Haruki'nin para kazanması, başka insanlarla da anlaşması ve benden uzaklaşması... Bilemiyorum. İstemiyordum. Onu kabul ettikten sonra birileri ile paylaşmamak beni cimri yapıyorsa öyleydim. Zaten şu hayatta bana ait olan çok az şey var. Bana ait olan da sadece bana ait olsa olmaz mı?

İçinde büyüyüp gelen bu tuhaf hislerle odama girip kıyafetlerimi değiştirmek için kapıyı kapattım. Pijamalarımı çıkarıp temiz kıyafetler giydim ve saçlarımı tarayıp topladım. İş için hazırlık yapmaya devam ederken Liva ve Haruki mutfakta oturmaya devam ediyorlardı.

***

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin