Liva ile temizliği bitirmiş dairenin dış kapısında bekliyorduk. Olabildiğine yorgundum ama yine de içim huzurluydu. Sevdiği biri için çabalamaktan daha güzel ne olabilirdi ki?
"Hava karardı. Biz de çok yorulduk. Artık gitmeliyiz."
Liva yorgunlukla bunu söylediğinde Haruki minnetle gülümseyerek bize bakıyordu. Sargılarına aldırmadan ayakta bizi uğurlarken "Hazan," dedi.
Yavaşça arkamı döndüm.
"Evet?"
"Sen, belki biraz daha kalırsın. Olmaz mı?"
Haruki tatlı bir tebessümle bana bakarken Liva'ya baktım. Liva da bana baktı. Yüzünde çok büyük bir bitkinlik vardı. Benden daha çok yorulmuştu belli ki.
"Aynen Hazan. Senin katın aşağıda zaten. Çocuk robotu bu yaralı gününde yalnız bırakma. Biraz daha kal sonra inersin," dedi.
Liva sanki benim ebeveynimmiş gibi izin almanın huzuru ile mutlu olmuştum. Ben de yetişkin bir insanım ama insanın ruhu büyümeyince büyüyen beden pek de önem arz etmiyor demek ki.
Liva'yı geçirerek yeniden Haruki'nin yanına geldim. Yatağına oturmuş beni bekliyordu. Kapıyı açmamla gülümsedi.
Ben gülümseyerek yatağının yanındaki kanepeye oturdum.
"Evet. Hadi bakalım niye kalmam gerektiğini söyle bakalım. Bunca temizlikten sonra yorulduğumu anlamış olman lazım. Yine de beni yanında tutmakta ısrarcı olmanın önemli sebebi olmalı. Evet seni dinliyorum."
Bana bakarken yüzündeki gülümseme yavaşça silindi. Ciddi bir şeyler söyleyeceğini düşünüp ben de oturuşumu düzelttim.
"Mesela," dedi.
"etrafın kötü adamlarla sarılsa. Ama böyle siyah takım elbiseli ve silahlı. Ve ben olmasam onlarla nasıl başa çıkarsın? Kaçabilir misin?"
Niye böyle bir soru sormuştu ki durduk yere? Belki de beni deniyordu.
"Hımm," diye mırıldandım gözlerimi kısıp düşünerek.
"Hepsine önce kötü kötü bakarım. Öyle kötü bakarım ki gözlerimle ezerim neredeyse. Zaten benim bakışlarım meşhurdur. Şöyle bir baktım mı insanlar çekinir. O yüzden ilk önce bu öldürücü hamlemi yaparım."
Gözlerimi sonun kadar açıp kaşlarımı çattım.
"Aynen böyle. Bak sen de korkuyorsun biraz değil mi? En ürkünç hallerimden biridir benim."
Dudaklarını toplayarak güldü.
"Sonra, hepsinin tek tek haddini bildiririm. Derim ki, takım elbise giyince bir şey mi oldunuz? Penguenler de takım elbiseli gibi duruyor ama onlar kutupta sakin sakin yaşıyorlar. Siz ne biçim insansınız böyle. Benimle derdiniz ne? Ben zaten kimsesiz biri olarak hayatın sillesini yemiş zavallı bir kızım bırakın da gideyim."
Daha fazla gülümsedi. Kaşları şefkatle kalkarken "Korkmaz mısın yani?" diye sordu. "Hani kötü adamlar ya seni düşünmezler mesela. Acımazlar. Öyle düşün."
Yumruklarımı sıkarak gözlerimi bir kere daha kıstım.
"Hiç de korkmam! Madem iş takım elbisede bitiyor, ben de takım elbise giyerim olur biter."
"Peki ben olmazsam?"
Yumruklarım yavaşça yere inerken bir an için güçsüzleştiğimi hissettim.
Onun da yüzü ciddileşti. Haruki varken bu şekilde olabilirdim ama ya o yoksa? Bilemiyorum, onsuz da böyle olmaya cesaret edebilir miyim? Titrek gözlerimle ona baktım.
"Ben sadece bir aylık varım Hazan. Bana alışsan bile, asıl gücün burada senin."
Eli iki kere kalbinin üstüne vurdu.
Eline gözüm takılmıştı ki "Senin ne kadar güçlü olduğunu biliyorum ben. O gücünü sen bile bilmiyorsun. Ama zamanı gelince kendin bile şaşıracaksın ne kadar güçlü olduğuna," diye devam etti.
Yutkunurken bir yumru oluştuğunu anladığım an gözlerim dolmuştu. Bir aylık bir süre içinde bir robota böylesine bağlandığım için kendimi aptal gibi hissediyordum. Hepsi yalnızlıkla geçen bir hayattan kaynaklanıyordu.
Akmak üzere olan yaşlarımı elimin tersi ile sildim hızlıca.
"Ah! Gözlerim neden nemleniyor anlamıyorum. O kadar çok temizlik yapıp yoruldum ki gözlerim bile dayanamıyorlar artık. Hep senin yüzünden çalıştırdın bizi."
"Çekik oldukları için daha zayıflar tabii," dedi. "Gözyaşını tutacak güveç sahip değiller hemen akıtıyorlar."
Ona kötü kötü bakarken gülmemek için zor tutuyordum kendimi. Emin değilim ama olabilirdi. Çekik gözlerin daha zayıf olmadığını kanıtlar bir şey yoktu. Haklı olabilirdi yani."Ağlamak yok," dedi gözlerimdeki yaşları eli ile silerek. "Ben daha buradayım. Sadece tek dileğim senin ben yokken yine aynı bu şekilde capcanlı ve kendine güvenen bir şekilde olman. İşte o zaman içim rahat bir şekilde görevimi yerine getirmiş olurum."
Başımı önüme eğip ne diyeceğimi bilemezken Haruki bana şefkatle bakmaya devam ediyordu. Diyecek bir şeyim yoktu. Fakat kalbim acıdığı için gözlerim durmak bilmiyordu. Yaşlarım istemsiz de olsa akarken Haruki silmek için hazır bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPAY ZEKÂ
Science FictionJaponya'dan Amerika'ya gönderilmesi gereken bir kargo uçağı Türkiye'de düştü. İçinden sağ çıkan şey sadece o oldu. Haruki, Amerikalı iş adamı için özenle tasarlanan üstün zekalı bir robottur. Kargo uçağı Türkiye'de düşünce tüm planlar alt üst olur. ...