65🤖

5.9K 662 64
                                    


Tüm bu olanlardan sonra gerçekleri öğrenmek için Haruki ile birlikteydim. Akın Haruki'nin telefonunu dinletiyordu ve onun işini bitirmek için böylesi sinsi bir plan bulmuştu. Lakin Haruki ondan çok daha zekiydi. Üstün zekâsı ile böyle bir yola başvurmuştu.

~Abi sen ne demek istiyorsun? Tüm bu söylediklerin gerçek mi?~
~Hindistan'daki hırsızlık olayında kaç sene kalmıştın hapiste?~
~Sahi abi, kaç yaşındaydın?~

Haruki bilgisayardan bana ses kayıtlarını dinletirken telefonunu bahçeye bırakmıştı. Akın'ın telefonunu dinlediğinin farkındaydı.
"Bu programa istediğim cümleyi yazıyorum ve istediğim ses tonu ile bana cümleye çeviriyor."
Bulduğu bu zekice çözümü hayranlıkla dinledim. Üstün zekâlı olmanın hakkını veriyordu gerçekten.

"Ve sen de onları telefonuna kaydedip sanki biri ile konuşuyormuşsun gibi cevaplıyorsun öyle mi?"

Başı ile onayladı.

"Okul gezisinin olduğu gün," dedi derin bir nefes alarak.
"görmemem gereken birçok şey gördüm. Yine aynı gün, duymamam gereken ve tanık olmamam gereken birçok olaya ortak oldum. Akın'ın niyetini öğrendikten sonra bir şeyler yapmam gerekiyordu ama bir robot olduğum için beni yeterince bir engel olarak görmüyordu. Beni bu yalana maruz bıraktı. Doğrusu sana bir şekilde gerçekleri anlatmak istiyorum ama Akın ile görüşüp de durumdan haberin olmadığını göstermen için bu vakte kadar bekledim. Eğer haberin olduğunu anlarsa birlikte oyun onadığımızı düşünebilir bana inanmazdı."

Ben bilgisayar ekranına bakarken, Haruki de suçluluk duygusuyla bana bakıyordu. Öyle bir masumiyet vardı ki yüzünde, yalan söylediği için kızsam da ona minnettar olmaktan başka bir şey yapamayacağımı düşünüyordum.

"Bir an için," dedim.
"hırsız olduğun için ve beni kandırdığın için sana büyük bir nefretle dolmuştum."

Derin bir nefes alarak bakmaya devam etti. Ona kızacağımı düşünüyordu sanırım. Parmakları ile oynarken başını önüne eğmiş, ağzımdan çıkacak her kelimeyi can kulağıyla dinliyordu.
Ona döndüm ve şefkatle baktım.

"Çok zorlandın mı?"

Bunu beklemiyormuşçasına bir an için afallasa da yaşla dolmaya meyilli gözleriyle bana bakarken, başını sağa sola salladı.

"Seni korumak en sevdiğim şey," dedi samimi bir ses tonu ile. "Seni üzdüğüm için çok özür dilerim Hazan. Tek istediğim seni mutlu görmek o kadar."

"Haruki..." dedim hafif ağlamaklı bir ses tonu ile. Bu kadar iyi olmamalısın metal yığını! Hurdalık, Çocuk robot, demir yürek! Gümüş kalp...

Farkında olmadan elmacık kemiğime bir damla göz yaşı süzülmüştü. Baş parmağıyla nazik bir şekilde silene kadar fark etmedim.
"Tek korkum," dedi anlamlı bir gülücük yerleştirdiği dudaklarıyla.
"ben gittikten sonra seni üzmeleri. Akın aklındaki planı yapmak için elinden geleni yapacaktır. Ve senin gibi saf kalpli biri asla onun ne kadar kara düşünceli olduğunu anlayamaz. Arkandan iş çevirip de seni istemediğin bir şeye mecbur bırakmasını istemiyorum. O yüzden istiyorum ki ben yanındayken onun işini bitireyim. Yoksa gözüm arkada kalır."

Hâlâ beni düşünüyor olması dayanıksız olan yüreğime ağır geldi.
"Ah Haruki."

Bir kere daha ismini söylediğimde bu sefer fark ederek ağlıyordum. Daha fazla tutamadığım göz yaşlarım yanaklarımı ıslatırken, onun benden farkı yoktu. İçimi çekerek ağlarken gözlerimden sicim gibi yaşlar geliyordu. Nihayet onun önünde tüm içimdekileri dökmüştüm işte. Nihayet kırgın kalbimi onun gözünün önünde açmıştım. Benim için birinin önünde ağlamak demek tüm duvarlarımı yıkmak demek. Haruki ilk defa bu kadar yakın olduğumun kişiydi. Beni tüm kalbimle kabul ettiğine inandığım ve olduğum gibi sevdiğini düşündüğüm tek kişiydi.

Yüzümü her iki avcunun içine aldı ve baş parmakları ile elmacık kemiklerimi kuruladı.
"Sen ağlama sakın. Asla! Gözlerinden akan yaşlar için bile onların hayatını karartırım. Lütfen sadece gülümse. Anılarımda gözü yaşlı bir Hazan kalmasın. Üzülürüm Hazan. Hem de çok üzülürüm."

Elleri bileklerimden ellerime indiğinde ben de onun ellerini tuttum. Bir insan kadar hisliydi. Canlıydı. Ömür biçilse de nihayetinde, onun da canı vardı şimdilik.

Kimine göre bir çöp parçası, kimine göre en değerli elmas niteliğinde olan.

"Haruki... İçim yanıyor. Seni çok seviyorum ben."

Gülümseyerek saçlarımı okşadı.

"Ben de seni çok seviyorum Hazan. İmkanım olsa da pamuklara sarsam seni. Cennet bahçelerinde en güzel şekilde korusam ve yüzünden gülücüğü hiç eksik etmesem."

Daha fazla konuşamamıştım. Onun sıcak elleri arasında gözlerimden akan yaşları silerken tüm içimi dökmüştüm.

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin