67🤖

5.7K 640 21
                                    


Ertesi gün Haruki ile birlikte dileklerini gerçekleştirmek için dışarı çıkmıştık.

"Cidden tuhafsın Çocuk robot ha. Benimle randevuya çıkmak en çok istediğin şey yani dileğin mi? Üstelik randevu için geldiğimiz yere bak!"

Omuzlarını masumca silkeledi ve heyecandan ellerini nereye koyacağını bilemezken tatlıca gülümsüyordu.
Kollarımı masaya koyup gözlerimi devirirken onun bu tatlı hallerine bakıp gülümsüyordum. Bir robotun en büyük dileği bir etli ekmekçiye gelmek olmamalı. Hayır hadi diyelim Konya'da olduğumuz için etli ekmek seviyor ama dilek nedir arkadaş? Millet ayda soda içiyor, biz hâlâ Konya'da etli ekmek yiyoruz.
Ben onun sakıncalı dileği hakkında çıkarımlar yapmaya devam ederken o hayranlıkla fırına doğru başını çevirdi.

"Aslında," dedi.
"nasıl yapıldığını da görmek istiyorum."

"Ne?"

Ona bakarken bakışları tuhaf duygular içeriyordu. Sanki İstanbul'u fethetmek üzere olan bir Fatih Sultan, son yumruğunu sallayan Muhammed Ali, topu fileden geçiren Cedi Osman. Emin değilim ama fikirler üreten tilkiler dönüyordu başında. Belki kunduz da olabilir. Tam emin olamadım şimdi.
Hâlâ aynı tuhaf bakışları devam ediyordu.

"Ne var Haruki? Niye öyle bakıyorsun?"

"Benimle bir çılgınlık yapar mısın?"

"Ne çılgınlığı? Yok kardeş, ben arkadaşlık yaparım, dostluk yaparım ama çılgınlık yapamam. Ayrıca ben..."

Devam etmeme izin vermeden kolumdan çekerek yerimden kaldırdı.

"Hadi gidiyoruz," dedi peşinden sürükleyerek.

"Ya nereye gidiyoruz Haruki?"

"Etli ekmek yapmaya."

"Ne? Çıldırdın mı?"

"Çılgınlık yapıyoruz işte. Hadisene!"

Beni dinlemiyor, sürüklemeye devam ediyordu. Ben itiraz etmeye devam ederken fırına girmiştik bile. Ustalar bize şaşkınlıkla bakarken, içlerinden güler yüzlü olanı
"Buyurun çocuklar ne istemiştiniz?" diye sordu.

"Ben bir şey istemiyorum usta bey amca, bu çocuk..."

Devamını getirmeden Haruki'nin eli tarafından dudaklarım kapatıldı. Arkadan sarılarak ağzımı kapatmak da ne oluyordu? Bu çocuk robot da var ya!

Ona ters ters bakarken "Bir kerecik bize etli ekmek yapmaya izin verir misiniz? Lütfen!" dedi.

Haruki'nin elinden kurtulurken kollarımı önümde bağlayarak surat asmıştım. Ama aslında ben de ustanın kabul etmesini istiyordum. Etli ekmek yapmak ve ben. Vay be!
Güler yüzlü usta zaten itiraz edecek birine benzemiyordu ki, kabul etti.
Haruki heyecanla ellerini yıkayıp önlüğünü giydi. Sonra da başlıklardan birine gözü kayınca onu da benim yapmam gerektiğini düşündüm ve elime alıp yanına gittim. Benden uzun olduğu için eğildi ve başına takmam için bana fırsat tanıdı. Başına takıp kahve saçlarını düzeltirken bana bakıyordu. Gözlerim ona kaydı.
Yanağını sıktım bir anda.

"Şu gözlerini başka yöne çevir. Yakında etli ekmeğe benim yüzüm çıkacak."

Gülümseyerek geri çekildiğimde ustanın yanına gitmişti bile.
Önlük ve başlıkla öyle tatlı olmuştu ki. İnsanın baktıkça bakası ve yemek pişirmesi için heyecanla onu bekleyesi geliyordu. Böyle usta oldu da her gün biz mi gelmedik?

Usta hamurdan bir parça alıp uzunca açınca, o da aynı işlemi yaptı. Ustaya dikkatle bakıyor ve o ne yaparsa onu yapıyordu. Açılan hamuru iyice uzattıktan sonra iç harcını yaydı. Eti yayarken bana baktı. Onu izlediğim için bakışlarını hemen fark ettim.
Eli ile işaret etti. Yanına çağırıyordu.
Ben de ellerimi yıkadım ve yanına gittim.

Hamuru açmakla başlayacaktım ama ben onun gibi güzel uzatamıyordum ki. Haruki arkama geçti ve kollarını yanlarımdan uzatarak ellerimin üstüne koydu. Birlikte uzatmaya başladık hamuru. Birlikte çektikçe daha kolay uzuyordu.
Etki ekmek bahane...
Asıl önemli olan arkamda oluşu, sıcak bir his verişi ve varlığını hissettirişiydi...
Ah Haruki...
Sadece bir ay da olsa, bana verdiklerin o kadar fazla ki, asla ama asla senin yerini kimse tutamaz. O kadar kalbinin olmasını istedin, o kadar bir şey hissetmek istedin, o kadar çok insan olmak istedin ama inan bana sen o kadar mükemmel bir robottun ki, birçok insanın örnek alması gereken, birçok insanın gıpta etmesi gereken.
Seni tanığım için o kadar mutluyum ki.

Bilinçsizce gelip benim evimi seçtiğin için o kadar mutluyum ki.
Bana geldiğin için, Allah seni bana gönderdiği için o kadar... o kadar çok mutluyum ki.
Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim.
Ve minnettarım.
İyi ki varsın, benim demir yüreklim ve gümüş kalplim.

YAPAY ZEKÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin