DARA
"Madam Lee günaydın"
"Günaydın Dara. Sen iyi misin ?" dediğinde kafa salladım ve bir masaya ilerledim. İyi falan değildim. Dün kitabı yalayıp yutmak istemiştim. Sadece istekle kaldı. Tüm gece bir gram bile uyumamıştım ama hiç bir şey de anlamamıştım.
"Uykusuzsun dimi ? Kahve ?"
"Çok iyi olur" dedim sessizce. Başım ağrıyordu. Bütün gece Seungri ile olan konuşmamızı düşünmüştüm. Şimdi o kralın sağ koluydu. Bildiğin krala en yakın olan insandı. Üstelik planlardan haberi de vardı. Benim planları bildiğimi biliyordu. Her şeyi biliyordu. Nasıl olmuştu ?
"Dalgın durma. Bak kim geldi" dedi Madam Lee kahvemi masaya bırakırken. Kafamı kaldırıp girişte duran Seungri'ye baktım. Kaşlarım çatılsa da ayağa kalktım.
"Selam" dedi ve elinde bir buket gülle bana yaklaştı. Şaşırarak gülleri aldım ve gülümsemeye çalıştım. Açıkçası dün bir sürü ihtimal arasında kalmıştım ve bunlardan biri de Seungri'nin bir daha buraya dönmeyeceği yönündeydi. Geleceğini sanmamıştım. Üstelik elinde bir buketle. Yanağıma bir öpücük kondurduğunda ona baktım.
"Selam" diye konuştum hızlıca. Gülümsedi ve Madam Lee'ye döndü. "Madam Lee ben de bir kahve alabilir miyim ?"
"Tabi ki. Hemen getireyim" dedi ve yanımızdan uzaklaştı. Seungri bana masayı gösterdiğinde, sandalyeme çöktüm ve öne doğru eğildim.
"Burada ne işin var ? Bu güller de ne ?" dedim sessizce. Önce güllere, sonra yüzüme baktı.
"Sevmedin mi ?"
"Bayıl- Konu bu değil!"
"Dün gelmemi söylemiştin. Farkındasın dimi ? Yoksa dün geceyi unuttun mu ?" dedi arkama bakarken. Madam Lee'nin kıkırdaması kulağıma dolarken arkama döndüm. Tam arkamdaydı. Masaya kahveyi bırakıp eski yerine döndü ve bizi yalnız bıraktı.
"Hayır. Özellikle cevaplarla gelmiş olman gereken kısmı hatırlıyorum. Araban nasıl ? Duydum ki şimşek çarpmış" dedim alayla. Yüzündeki gülümseme solduğunda sıra bendeydi. Sırtımı sandalyeye yasladım.
"Bunlar pijamaların mı ?" dediğinde üzerimdeki kıyafete baktım. Beyaz dümdüz bir elbiseydi. Sinirle ona döndüm. "Sanane ki!"
"Tatlıymış" dedi ve kahvesini yudumladı. Gözlerimi kırpıştırdım. Beni sinirlendirmek mi istiyordu yoksa benimle flört mü ediyordu anlamıyordum.
"Seungri. Cevapların var mı ?"
"Her zaman"
"O zaman ?" dedim sorarcasına. Anlamamış gibi yüzüme baktı.
"Anlatsana artık!"
"Haa burada olmaz. Ya bizi biri duyarsa. Gitmemiz gerek",
"Gidelim o zaman" dedim sabırsızca. Sanki karşısında çocuk vardı da oynuyordu.
"Önce kahve." dediğinde bu sefer anlamamış gibi bakma sırası bendeydi. Kahvenin sırası mı şimdi ?
"Kahvem bitsin" diye devam etti ve umursamazca kahvesini içmeye başladı. Bu konuda o kadar ciddiydi ki sesimi çıkarmadım. Madem oynamak istiyordu, oynardım. Kahvemden bir yudum aldım.
"Ee dün ne yaptın ?"
"Sıradan bir geceydi. Gidip dinlendim. Zor bir gün geçirdik" dediğinde kafa salladım. Zor bir gündü ama beni uyutmayacak kadar da huzursuzdu. "Peki sen ne yaptın ? Uyumamış gibisin"
"Ben bütün ge-" sustum. Ona kitaptan bahsetmeli miydim emin değildim. Sonuçta o kralın askeriydi yani güvenmem gerekirdi ama aynı zamanda düzenbazın tekiydi. Ayrıca buruja taşı onlardaydı bu da onlara güvenmek isteğimi arttırıyordu ama benden sakladığı çok şey vardı. Tabi ki saklayacaktı ben kimdim sonuçta ? Bana güvenmemesi gerekirdi ki güvendiğini sanmıyordum da. Kafam karışıktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.