MİNZY
"Ah bu çok lezzetli" dediğimde Daesung kafa salladı. Derin bir nefes alıp önümüzdeki manzaraya baktım ve çöreğimi yedim.
"Anda gerçekten çok güzelmiş"
"Kesinlikle. Jiyong ve Chaerin'in burada tanışmadı çok özel" dediğimde gülümsedi. Anda Dağın'daki mağaranın hemen önündeydik. Normalde buruja taşının olması gerektiği yerde, çalındığı yerde.
"İlk geldiğimde bu kadar bakma fırsatım olmamıştı. Eh zorlu bir sınav vardı"
"Gerçekten nasıl çaldınız ? Herkes zor hatta imkansız diyor. Hyorin'de"
"Zordu" dedi kafa sallayarak.
"Zordu ama insan ölümsüz olunca imkansız olmuyor" dediğinde gülümsedim. Gerçekten de olmuyordu ki çalabildiler. Derin bir nefes aldım. Son 4 aydır geziyorduk. Gerçekten geziyorduk. Önce Asgar'a gittik ama sadece gezmek için. Daesung asla kral olmak istemiyordu. Zaten durum Asgar Halkına anlatıldı. Daesung orada askerlerin olmasının daha iyi olduğunu açıkladığında herkes Daesung'ın bunun hakkı olduğunu kral olmasını istedi ama Daesung'un açıklamasından sonra kurulu düzeni bozmak istemediler. Yine de askeriye Ostra Kralı'nın önerisi ile dört kıza bağlandı. Jiyong elçilerimizin aldıkları eğitimler sayesinde askeri düzeyde oldukların düşünüyordu. Bu işte böyle çözüldü.
Sonra gittik. Jiyong ve Chaerin'e yetiştik ve onlarla Ostra'yı gezdik, Zurgar'a gittik ve Seungri ve Dara'yı gördük, Icewort'a gittik ve Bom'la Seunghyun'un isteği üzerine toprakla ilgili şeylerle ilgilenmiştim. Büyük bir zevkle. Sonra da Anda'ya gelmek istedim. Daesung ise kabul etti.
"Keşke bir tane daha alsaydık" dedim biten çöreğimin poşetini atarken. Kendi çöreğini bana uzattı.
"Hayır saçmalama. Aç kalacaksın"
"Ben doydum bile. Gece senden gizli yemek yiyorum" dediğinde gülümseyip çöreği aldım ve ısırdım.
"Şimdi ne yapacağız ?" dedi sakince. Omuz silktim.
"Bilmem. Ostra'ya dönebiliriz. Chaerin'i görmek istiyorum. Savaştan sonra hep onun için endişelendim. Gerçekten korkuyorum."
"Haklısın. Hem Ostra yakın. Jiyong'da endişeli olmalı" dediğinde kafa salladım. Bana doğru uzandığında nefesimi tuttum. Benden hoşlanmıyor olabilirdi ama ben ona karşı hissettiğim duygulara engel olamıyordum. Dudağımın kenarına dokundu.
"Bulaşmış" dediğinde herhangi bir tepki veremedim. Sadece şaşkın gözlerle ona bakıyordum. Parmağına bulaşan sosu dudaklarına götürdüğünde hızla kafamı çevirdim. Aptal Minzy. Kendine gel!
"Minzy"
"Hı ?"
"Biliyorum biz...arkadaşız" dediğinde hızla kafa salladım.
"Öyleyiz tabi. Yakın arkadaşlar" dedim ona bakarken ama bakar bakmaz buna pişman olmuştum.
"Öyle..öyle mi ?" dediğinde dudağımı dişledim. Öyle miydi ? Nedense böyle hissedemiyordum ben!
"Bilmem. Sen söyle" dedim kızarırken. Of sıcak bastı işte.
"Seni seviyorum" dedi hızla. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Derin bir nefes aldım. Beni seviyordu. Beni.
"Ben seni aldatmadım"
"Ne ?"
"Seni. O bebek senin bebeğindi."
"Ne ?" dedi tekrardan. Ben ise yeniden derin bir nefes aldım. Bu konuyu bu kadar saklamışken neden şimdi söylemiştim ki ?
"Geçmişi gördüğümde...o an işte..senin bebeğin o. Seni aldatmadım. Senden başka kimseye bakmadım bile" dediğimde şaşkındı. Gözlerimi yere çevirdim.
"O gün sarhoştun. Beni istemediğini normalde biliyordum. Sarhoş olduğunu da ama kendimi inkar edemezken buldum çünkü seni seviyordum."
"Hangi gün ?" dedi kaşları çatılırken.
"Annenin..gittiği gün. Öldü gibi gösterilip, saraydan yollandığı gün."
"O gün çok içtiğimi hatırlıyorum ama direk odama gittim" dediğinde kafa salladım.
"Odana gittikten sonra seni kontrol etmek istedim çünkü sen gerçekten kötü durumdaydın. Endişelenmiştim. Bu yüzden odana geldim. Sonra..sonra sen uyuduktan sonra..ben pişman oldum çünkü sen beni sevmiyordun ve..ve istemiyordun" dedim panikle. Gözlerimi ondan başka yere çevirdim. Yüzüne bakamazdım.
"Bu yüzden kalkıp gittim. Sabah da o yüzden yanında değildim"
"Minzy ben bunu hatırlamıyordum"
"Hatırlamadığını tahmin ediyordum çünkü hiç konusu açılmadı. Sen eskisi gibi davranıyordun. Neyse bilmiyorum işte"
"Özür dilerim"
"Hayır, özür dilemene gerek yok."
"Hayır var! Minzy ne kadar kötü biri olmuşum böyle ? Hep bahane sunmuşum kendime ama bunda bir bahane yok"
"Sen istemediğin biriyle evlendin Daesung. Bunu anlıyorum"
"Anlama! Çünkü ben bile artık kendimi anlamıyorum. Neden böyle yaptığımı anlamıyorum. Ben kafayı yemiş olmalıyım. Her şey için üzgünüm"
"Sorun değil" dediğimde beni tuttu ve kendine çevirdi.
"Hayır. Sorun değil deme. Ne kadar kırıldığını biliyorum. Böyle yapıp, içine atma"
"Ben ciddiyim Dae. Ne yapabiliriz ki ? Zamanı geri mi alacağız. Sadece önümüze bakalım. Olur mu ? Geçmiş zaten hepimizi yıprattı." Dediğimde kafa salladı ve bana sarıldı. Göz yaşlarının alnıma döküldüğünü hissediyordum.
"Ağlama" dedim sessizce. Bir şey demese de kafasını iki yana salladı.
"Ağlama Dae. Her şey geçti. Ağlamamız gerek çünkü mutlu olmayı hal edecek kadar çok şey yaşadık" dedim sessizce ama bende ağlıyordum çünkü her şey çok fazlaydı. Yine de beni seviyordu. Onun acı çektiğini biliyordum ama ben mutluydum. Sonunda aşkım karşılık bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.