BOM
"Yatıp dinlenmeliyiz."
"One plan yapalım bir Seunghyun" dedim sinirle. Dara'yı yeni sakinleştirebilmiştik. Üzerini değiştirmiş, yıkanmış ve şimdi kucağımda yatıyordu. Minzy'de kafasını omzuma koymuştu.
"Bence de. Yarın için gemiyi hazırlatıyorum. Güneş doğduğu gibi yola çıkalım. Rastar'a gitmeliyiz"
"Rastar'da ne yapacağız ?" Dedi Minzy Seungri'ye bakarken. Seungri sadece omuz silkti.
"Ah hadi ama cidden hala birbirimizden bir şeyler mi saklayacağız ?" Dedim sinirle.
"Ben Dara'yı bir odaya götüreyim" dedi Seungri konuyu değiştirirken. Bana doğru yaklaştı ve Dara'yı kucağına aldı.
"Sana yardım edeyim. Sonra yatarım. Yarın yolda her şeyi konuşuruz unnie" dedi Minzy. Kafa salladım ve gidişlerini izledim. Daesung'da onlar çıkarken sessizce onları takip etti. Zaten geldiklerinden beri kafası yerinde değil gibiydi. Kafam allak bullaktı. Bir şey düşünemiyordum artık. Zaten hepimiz bu haldeydik.
"Sen uyumayacak mısın ?" Dediğinde Seunghyun'a baktım.
"Bugün olanları düşünüyorum. Azizler nasıl bu kadar ileri gidebilir ?" Dediğimde yerinden kalkıp yanıma oturdu.
"Azizler değil. Alonst yapıyor bunu. Hepsini etkisi altına alması zor değil. Siyaset adamı. Ayrıca onu dinlemeyenleri azizler arasından çıkarması zor değil. Her zaman yerine birini koyabilir" dediğinde kafa salladım. Herkesin yeri doldurulabilirdi.
"Minzy..bana Daesung'un Asgar kralı olduğundan bahsetti" dedim. Hatta o ve karısından da bahsetmişti. Zaten benim bilmek istediğim de buydu. Seunghyun'un karısı.
"Evet. Öyleydi. Bir şekilde bir araya geldik"
"Neden ?" Dediğimde sustu. Söylemeyecekti. Ya bu konu önemsizdi ya da canını çok sıkıyordu.
"Bahsettiğim gibi karım vardı. O öldürüldü. Kraliçeyi öldürdükten sonra."
"Ama Minzy dedi ki-"
"Büyü etkisindeydi. Evet ama sonuçta ona o şişeyi onlar verdi. Hayır onları suçlamıyorum zaten. Bende büyü altında olsaydım. Sadece kabullenemiyordum."
"Neyi ?"
"Onun ölmesine bu kadar...üzüleceğimi düşünmüyordum" dediğinde onun için üzüldüm. Bu gerçekten benim canımı yakmıştı. O kadına da üzülmüştüm.
"Peki...neden ? Onu sevdiğini fark etmedin mi cidden ?"
"Sadece çok öfkeliydim. Biri vardı sevdiğim ve onunla evlenmeme izin vermediler. Beni onunla evlenmem için zorladılar. Kabul etmedim. Sevdiğim kadını..öldürdüler çünkü hiç bir zaman onunla evlenmeyecektim. Biraz dediğim dedik bir insandım" dediğinde kafa salladım. Hala öyleydi.
"Onu öldürdüler ve ertesi gün kendimi bir düğünün ortasında buldum. O kadar mahvolmuş bir haldeyim ki ne yaptığımı, neler dediğimi bilmiyordum bile. Zaten sarhoştum. Davetliler benim mutluluktan içtiğimi sanarken, ben sevdiğim insanın acısını çekiyordum. Orada bayılmışım zaten" dediğinde kafa salladım.
"Peki sonra ?" Dedim. Boğazım kurumuştu. Sanki olacakları biliyor gibiydim. Tahmin ediyordum.
"Sonra uyandığımda odadaydım. Bir koltukta oturuyordu. Karım. Ona, aileme karşı o kadar öfkeliydim ki onu görmek bile istemiyordum"
"Ama o ne yapsın ? Onun suçu yokmuş ki!" Dedim sinirle. Neden bu kadar sinirlenmiştim ? Ama bu haksızlıktı.
"Evet. Sanırım...sadece bir suçlu istemiştim. Aileme o nefreti gösteremezdim ama ona göstermek daha..kolay gelmişti" dedi. Kendimi o kadının yerin koydum. Sinirlenirdim, ondan nefret ederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.