"O herifin ne istediğini cidden bilmiyorum ama gerçekten onu gebertene kadar durmayacağım" dediğinde kafa salladım. Bende duramazdım. Benim üzerimden insanlara zarar vermişti. Bana ve Jiyong'a zarar vermişti. Büyük bir taşın önünde durdu.
"Burada dinlenelim mi ? Biraz uyumaya ihtiyacım var. Tabi ki senin de"
"Haklısın" dedim. Taşın önüne oturduk. "Peki kraliçem bize bir ateş yakar mısın ?"
"Ah beni çok yoruyorsun" dedim gülerek ama bir ateş yaktım tam önümüze.
"Bilekliğini çıkarsan iyi edersin. Vitalar burada daha fazla takılır. Eğer gelirlerse en azından sana sevgilerini gösterirken ben topuklarım" dediğinde güldüm. Sırtımı taşa yasladım.
"Kızlarla konuşmam lazım. Bilekliği çıkarırsam ve bana ulaşmaya çalışırlarsa diye. Zaten onca zaman boyunca hiç haber alamadım onlardan"
"Tamam..şey bu nasıl işe yarıyor ?" dedi bilekliği göstererek. Gülümseyip ona döndüm.
"Sadece isimlerini söylemem yeterli oluyor. Bu taştan bir parçayla yapılmış ve bizim güçlerimiz de ona enerji veriyormuş. Mikas böyle açıkladı" dediğinde kafa salladım.
"Peki onlarla konuşurken burada neler döndüğünü biliyor musun ? Yani bir vita karşımıza çıksa ya da biri seni boğazlamaya kalksa"
"Sanırım haberim olmaz. Yani sanki bir odanın içindeymişim gibi." dediğimde kafa salladı.
"O zaman ben burada nöbet tutuyorum. Öyle mi ?"
"Eh sen bilirsin. Birinin beni boğazlamasını istiyorsan uyuyabilirsin" dedim gülerek. Şirin bir şekilde surat asıp kafasını iki yana salladı.
"Haayırr sana zarar veremez kimse" dediğinde gülümsedim. Sırtımı tekrar yaslayıp gözlerimi yumdum.
"Teşekkür ederim" dedim ve kızlara seslendim. Beyaz odanın içindeydim. Gözlerim aşırı ışıkla kısıldı. Aydınlığı özlemiştim cidden. Kızlar tam karşımda belirdi.
"Size ne oldu böyle ?" dedim. Dara'nın gözleri şişmişti, Bom kan içindeydi ve enteresan tarafı en normal görünen Minzy'di.
"Ah başımıza neler geldi bir bilsen ama şuan hepimiz yan yanayız. Tabi üç adamlar beraber." dedi Minzy. Şuan onlara sıkı sıkı sarılmak istiyordum ama imkansız olması beni üzüyordu.
"Hızlı olmalıyız. hala Kara Orman'dayım. Yani başıma her an bir şey gelebilir. Bir şeyler öğrendiniz mi ?"
"Taş adamlarda. Birbirlerini tanıyorlar ama taşı bize veremezlermiş çünkü bir planları varmış" dedi Bom. Hızla kafa salladım.
"Başka ?"
"Rastar'a gidecekmişiz. Yarın sabah bir gemiye biniyoruz. Azizler Chaerin. O şerefsizler nerede olduğumu biliyorlardı. Benim için adam yollamışlar" dedi Dara. Ona yaklaştım.
"Bu kanlar o yüzden mi ? Sana zarar verdiler mi ?"
"Biz iyiyiz. Geri dönmem için bir mesaj yollamışlar. Birini öldürdüler. Yaktılar gözümüzün önünde Chae. Keşke burada olsaydın" dedi Dara. Sesi yine ağlayacağını belli ediyordu. Gözlerimi kapattım.
"Üzgünüm. Çok üzgünüm ama bir kaç gün daha dayanın. Kara Orman'dan çıkmak için kısa bir yol var. Jiyong'la oradan geçeceğiz ve Rastar'da buluşacağız"
"Jiyong mu ? Sen onunla mısın ?" diye atıldı Minzy. Kafa salladım.
"O Chaerin. Ostra Kralı ve bizim yanımızda Asgar ve Icewort kralları var. Bütün bunlar saçmalık gibi geliyor. Bir de Seungri diye bir çocuk var. Tüm bunlar saçmalık ama bana azizlerin kötü insanlar olduğunu söylüyorlar. B-benim kafam çok karışık"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.