Ben bu bölüme yorum istesem ayıp eder miyim ? Sıralamalarda düşüyoruz da bebeklerim. Sizi seviyorum 💖
"Nasıl yani ? Bana oranın gerçek olduğunu mu söylüyorsun ?" Dedim heyecanla. Bunlar sadece efsaneydi.
"Evet. Gerçekten bir saray var." Dedi ateşi söndürürken. Ona yardım etmek için kalktım. Ateşi söndürdükten sonra eşyalarımızı aldık. Ona saray hakkında daha fazla şey sormak istiyordum. Saçlarım önüme düşünce hızla geriye attım ve ona yetiştim.
"Peki nerede ?"
"Gidiyoruz işte"
"Ne zaman orada oluruz ?"
"Anca yarın" dediğinde kafa salladım. Sarayda bir sürü harita vardı ama Kara Orman'a pek giren olmadığı için ormanın ne kadar büyük olduğunuda bilen yoktu. Oysa sabah saatlerinde orman çok güzeldi. Sessizdi ve huzurlu. Peşinden yürümeye devam ettim.
"Peki sen ormanın her yerini biliyor musun ?" Dediğimde kafa salladı. Ah ne kadar da eğlenceli bir yol arkadaşı ama!
"Şuan bir paket mi taşıyorsun ? Rastar'a ?" Dediğimde bir anda durdu. Yüzüme baktı. Sinirli olduğunu görebiliyordum. Ne demiştim ki ?
"Neden bu kadar meraklısın ?"
"Sadece sohbet olsun istedim. Abartma. Böyle sessizce yürüyecek miyiz ? Madem bir haftadan fazla süre beraberiz az seni tanımaktan zarar gelmez!" Dediğimde kollarını göğsünde birleştirdi.
"Peki neden hep beni tanımak için soru soruyorsun ? O zaman bende sormalıyım ? Mesela sen neden Rastar'a gidiyorsun ? Ya da tek başına Kara Orman'a girmenin sebebi ne ? Rastar'a gitmek için bu kadar acelen ne ?" Dediğinde sinirle ona baktım.
"Boşversene. Al konuşmuyorum bir daha!" Dedim ve yanından geçmeye çalıştım ama kolunu uzatıp beni tuttu.
"Cevap ver bana!" Dedi ciddi bir ifadeyle.
"Zorunda değilim" dedim aynı ciddiyetle. Ne dememi bekliyordu ki! Yalanların arkası gelmezdi. En azından susmak daha mantıklıydı.
"Benim hakkımda fazla şey biliyorsun. Artık bende seni merak ediyorum." Dedi. Bu adam benimle dalga mı geçiyordu? Onun hakkında hiç bir şey bildiğim falan yoktu. Sorularımın hepsi ya cevapsız kalmıştı ya da ucu açık cevaplar verilmişti.
"Ormana tek giren bir iki kişi gördüm ama onlarda cesaret patlaması yaşayan salaklardandı. Peki sen ? Onlardan mısın ?" Dedi gözlerini kısıp. Sanki beni çözmeye çalışıyordu.
"Ormana girdim ama böyle bir niyetim yoktu! Kenardan gidecektim ama şu çeteler beni gördü. Paramı onlara vermek istemedim. Kavga ettik ve beni bıçakladılar. Ya orada beni öldüreceklerdi ya da ormana atacaklardı. Bende ormanı tercih ettim mantıken" diye konuştum. Bir insan ağzını açtığında bu kadar yalanı nasıl konuşabilirdi inanamamıştım. Doğru söylediğim tek şey bıçaklanmış olmamdı. Kendimle gurur duymuyordum ama sonunda onun o delici bakışlarından kurtulmuştum. Kolumu bıraktı ve yürümeye devam etti. Derin bir nefes akıp peşine takıldım.
Of yürümekten bıkmıştım. Bacağım acıyordu ve o macundan istiyordum çünkü uyuşturucu bir etkisi vardı. Acıyı geçiriyordu ama istediğimi ona söylemedim. Tekrar o gözlerini gözlerime dikip bana soru sorar diye çekindim. Çünkü az önce neredeyse her şeyi ötmek üzereydim. Sanki gözleri...seni anlarım, yalan söyleme bana der gibi bakıyordu. Kafamı iki yana salladım ve aniden durması ile ona çarptım. Bir adım öne geçti ve benden uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.