"Sikti ya. Bu yola hiç alışamayacağım cidden" diye söylendiğinde güldüm.
"Majesteleri fazla küfür ediyorsunuz"
"Benimle sadece alay etmek için majesteleri demen de hala aynı. Espri seviyen hiç değişmemiş" dediğinde sırıttım. Bu yol hiç bitmiyordu. Dikenler batıyordu ve şimdiden kolumda üç yerden kan akıyordu ama fena değildi. Sadece karanlık biraz huzursuz ediyordu.
"Peki nasıl biriydim ?"
"İyi, sevecen."
"Cidden mi ?" dedim ben daha çok ketum biriydim. İnsanlar benden çekinirdi. Zaten pek de dost canlısı olduğum söylenemezdi. Ayrıca sinirli biriydim. Bom kadar olmasa da.
"Evet. Öyleydin. Zenginlerle değil de, halkla daha iyi anlaşırdın. Ayrıca çocukları çok severdin"
"Peki bizim...yani ikimizin..şey" dedim ah yanaklarım kızarıyordu. Bunu sormak neden bu kadar sıkıntı oluşturmuştu ki ? Durup bana baktı.
"Çocuğumuz mu ?" dediğinde hızla kafa salladım ve önüme döndüm. Bunun düşüncesi bile beni heyecanlandırmıştı.
"Yoktu. Şey..neyse boşver. Yoktu" dediğinde kaşlarımı çattım.
"Söyle "
"Önemli değil" dedi ve yürümeye başladı. Kolunu tuttum. Çocuğumuz var mıydı yani ? ama yoktu dedi. O zaman neydi bu gerginliği ? Yoksa yoktu bu ileride ol- ne düşünüyordum böyle !
"Sen istemedin"
"Ne ? Neden ? Hani çocukları çok seviyordum"
"İstemedin işte. Bende saygı duydum. Sen bir şey istersin de ben yapmam mı ?" dediğinde kolunu bıraktım.
"Ben üzgünüm" dedim yürümeye başladım.
"Neden sürekli üzgünüm diyorsun ? Bu bir özür bile değil"
"Özür dilememi mi istersin ?" dedim önümdeki dikeni çektim ve geçmesi için işaret ettim. Geçerken önümde durdu.
"Hayır. Özür falan beklemiyorum ama üzgünüm demeni de istemiyorum. Bunlara gerek yok. Hepsi geçmişte kaldı ve geçmişle ilgilenmiyorum. Sen buradasın, osun ve yine benimlesin. Bu önemli olan"
"Geçmiş geleceğe yön veriyor Jiyong. Yön vermeseydi ne sen burada olurdun, ne de ben. Lakin ben ne geçmişi hatırlıyorum, ne de seni. Yani kraliçe olduğum düşüncesine bile alışamadım ve ben kendimi orada gördüm. O mezarda." dedim ve derin bir nefes aldım. O görüntü tekrar gözlerimin önüne geldi.
"Kim, neden kendine bunu yapar bilmiyorum. Kalbimi gördüm. Göğsümde koca bir delik var. İnsan kendi parmağını bile kesemez ama ben bir bıçağı kalbime sapladım ama sebebini bile bilmiyorum"
"Bilmene gerek yok çünkü Chaerin. Buna gerek yok. "
"Sence gerek yok" dedim sinirle.
"Peki bana bunu yapanlar ? Kim onlar ?" dedim onu kenara çektim ve dikeni bıraktım. Gözlerini kaçırdı. Bunu da söylemezse cidden onu tekrar yakarım.
"Bak bu-"
"Lafı dolandırma. O kraliçelere ne oldu ?"
"Onlar..öldü"
"Sen mi öldürdün ? Ya da öldürttün"
"Hayır. Peşlerine adam yolladım ama onların öldüklerini söylediler. Hatta biri...hamileymiş"
"Ne ?" dedim panikle. Tanrım bunu kim yapmıştı ? Tamam bana zarar vermiş olabilirlerdi ama bunun cezasını ölmemiş bir bebekten çıkarmaları berbat bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.