"Chaerin yapma lütfen" dedi Minzy ama Daesung'a doğru bir alev topu yollamıştım bile. Zaten her türlü Minzy'i dinlemeyecektim. Seunghyun olarak hatırladığım kişinin yanından geçerken beni tutmayı denedi ama etrafımdaki ateş ona engel oldu. Ona ters bir bakış atıp Daesung'a yöneldim. Koluna gelen ateş söndürmeye çalışıyordu. Ellerimi tekrar kaldırdım.
"Buna da buna da" dedi Hyorin yanındaki esmer adamı gösterip. Elimdeki alevler büyüyüp birleştiğinde tamamen esmere dönüktüm. Alevi başımın üzerine kaldırıp ona doğru atacağım sıra da biri kollarımdan tutup bana sıkıca sarıldı.
"Yapma. Dur lütfen" dedi Jiyong. Sesinden acı çektiğini biliyordum. Alevler hızla dönerken ona baktım.
"Ne yaptığını sanıyorsun ?" diye bağırdım. Kolları yine yanmıştı. Bu çocuk kafayı yemişti. Bana dokunmaması gerektiğini bildiği halde neden sürekli aynısını yapıyordu ?
"Yapma" dedi nefes nefese O sırada kızlar iskeleye çıkmıştı.
"Ah Chaerin ne yaptın sen ?" dedi Minzy Daesung'a ilerlerken.
"Bunu neden yaptın ?" diye bağırdı Daesung'da. Gözlerim panikle herkeste gezindi.
"Burada ne bok dönüyor ? Onu affettiğini söyleme Minzy ? Ah sen bilmiyor musun yoksa ? Bu şerefsizler size anlatmadı mı ?" diye bağırdım.
"İşte bu yüzden favorim Chaerin" dedi Hyorin yanındaki adama. Bakışlarım onlara kaydı.
"Az önce beni de yakmasını istedin!" diye sitem etti kaslı adam. Gözlerimi kıstım.
"Geç kaldığın içindi" dedi Hyorin. Bakışlarım Jiyong'u buldu. Neler oluyor burada ? Bu insanlar da kimdi ?
"Onlar anlattı bize. Aramızda hallettik"
"Halletmeyi reddediyorum Dara" dedim sinirle. Ne demek hallettik ? Bu halledilecek bir şey değildi ki.
"Kesinlikle bende reddettim. Özellikle Minzy ve Daesung sanki en yakın arkadaş gibi takılmaya başladığı 10 dakikanın hepsinde reddettim ama onlar ciddi." dedi Bom. Gözlerim ona kaydı. Gözlerim anında dolmaya başlarken derin bir nefes aldım.
"Artık sarılabilir miyiz ?" dedi Bom çaresizce. Benimle aynı durumda olduğunu biliyordum. Hızla yan yana duran Dara ve Bom'a atıldım ve sıkıca sarıldım. Minzy'de Daesung'dan ayrılıp bize doğru koştu ve üzerimize atladı. Kolumu ona dolayı yakınımıza çektim.
"Sizi çok özledim. Bir daha ayrılmayalııım olur mu ?" dedim hıçkırıklarım arasından. Bütün her şey sanki uçup gitmişti onları görünce. Gördüğüm, yaşadığım, öğrendiğim her şey beni terk etmişti. Sadece biz vardık. Kızlarım ve ben.
"Asla. Beni asla tek bırakmayın" dedi Minzy'de ağlarken. Bom ağlamamak için dudaklarını büzdüğünde kıkırdadım.
"Şöyle yapma çirkin oluyorsun" dediğimde kızlarda güldü. Hyorin'in öksürmesiyle birbirimizden ayrıldık. Sonunda bizi izleyen erkekleri geçtim ve Hyorin'in karşısında durdum.
"Seni hatırlamıyorum" dedim. Gülümseyip kafa salladı. O gerçekten güzeldi. Sanki Mikas değil gibiydi ama gözlerine bakınca sanki Mikas'ın torunuydu. O kadar benziyordu gözleri.
"Sorun yok. Ben seni hatırlıyorum. Hep de hatırladım" dediğinde gülümseyen ben oldum. Zaten herkes beni hatırlıyordu, ben hariç.
"Teşekkür ederim. Beni kurtardığın için ve özür dilerim."
"Ne için özür di-" sözünü yüzüne attığım yumruk kesti. Hyorin heriye doğru sendelerken esmer olan bize doğru yaklaştı ama Hyorin onu durdurdu ve bana baktı. Elimi yine yumruk yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.