"Hatırladın mı ?" dedi Hyorin. Burada bir iskele olmadığı için kıyıya yakın bir yere demir atıp suya girmiştik. Jiyong ve diğerleri önden ilerlerken tüm umutsuzluğum beni yavaşlatmıştı. Hyorin ise yanımdaydı.
"Neyi ?" dediğimde önümüzü işaret etti.
"Burayı" dedi. Bulutlar o kadar koyuydu ki akşam gibiydi. Burayı ağaca dokunduğum yerden hatırlıyordum ama o zaman bile tamamen yabancı gelmemişti.
"Hatırlamam mı gerek ?" diye tersledim onu. Mikas'a hala sinirim pek geçmemişti. Yine de tam konuşmamazlık da yapamıyordum çünkü kızları ne kadar özlediysem onu da özlemiştim.
"Buraya gelmiştin"
"Ne zaman ?" dedim kalbim hızlanırken. Yeni bir şeyler öğrenmek istemiyordum çünkü öğreneceğim her şey beni daha da çok geriyordu.
"Küçükken. Azizler sizi ve beni getirmişti. Alonst'da Jiyong gibi ejderhanın peşine düşmüştü. Bu yüzden sizi buraya getirdi" dediğinde durup ona baktım.
"Ejderhayı bulamadı" dedim çünkü bu belli bir şeydi. Hyorin kafa salladı. Demek ki ejderha yoktu.
"O zaman bizi neden buraya getirdin Hyorin ? Bunu biliyordun. Jiyong'a denediğimizi söyleyebilirdin" dedim sinirle. Hyorin kafasını iki yana salladı.
"İlk olarak gelecek hakkında bildiklerimi kimseye anlatamam. Bu hepimize zarar verir"
"Bu geçmişle alakalı"
"Hayır. Emin ol gelecekler alakalı. Hem o zaman ki güçleriniz ve şimdi ki güçleriniz bir değil. Artık yanında oda var" dedi Jiyong'u gösterip. Kıyıya varan Jiyong'a baktım. Bize dönmüştü.
"Nasıl ?"
"Öyle" dedi sadece ve yürümeye başladı. Ona yetiştim.
"Bir şey gördüm. Altın rengi bir ağaca dokunduğumda"
"Evet ?"
"Jiyong kendini öldürüyordu ve sen kalbini alıyordun"
"En mantıklısı. Yani kendini öldürdüyse kalbini almamdan bahsediyorum"
"Gerçekten Mikas olduğun çok belli. Acımasız"
"Sen benden den acımasızsın Chaerin. Bunu biliyorum, sende biliyorsun" dedi sonra bir anda durup bana baktı.
"Yine de o anıda burada değildin. Dimi ?" dedi şüpheyle. İlk defa gözlerinde paniği gördüm.
"Geliyordum ama ben geldiğimde Jiyong ejderhayı bulamamıştı ve ölmeye hazırdı." dediğimde kafa salladı ve yürümeye devam etti.
"Bu da ne demek oluyor Hyorin ?"
"Belki de ejderhanın burada olması için sana ihtiyaç vardır" dedi ama bu saçmaydı. Benim burada olmam bunu değiştirmezdi. Ejderha varsa vardı. Yoksa zaten buraya boşu boşuna gelmiş olacaktık.
"Anlamsız"
"Değil. O ve sen. Karanlık ve ışık. Kendini hafife alma Chaerin. Bilmediğin bir geçmişin varken asla" dedi ve kıyıya çıktı. Ona ne demek istediğini sormak istedim ama o çoktan konuyu kapatmıştı.
"Ah sonunda. İnsan suda yürürken daha çok yoruluyor" diye mızmızlandı. Jiyong elini bana uzattığında tuttum ve beni kenara çekmesine izin verdim.
"İyi misin ?"
"Evet" diye yalan attım. Bunalmıştım ve gergin olmak istemiyordum ama attığım her adımda gerginliği artıyordu. Herkes etrafı inceliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.