Yukarıdan her şey daha ufak gözüküyor da. Buradan beyaz sıraya kadar her yeri görüyordum. Jiyong yanımdaydı. Eğer bir almam gereken bir intikam olmasaydı şu an onunla burada sonsuza kadar kalmayı tercih ederim. Savaş meydanında göz gezdirdim. Daesung ve Minzy sırt sırta vermiş savaşıyordu. Dara bir köşede durmuş, ellerini kaldırmıştı. Bu şimşekleri onun yaptığı belliydi ama yorgun gözüküyordu. Seungri ise onu koruyordu. Hyorin'in hemen önünde bir kaç asker havaya kalktı ve birbirine çarptı. Taeyang önünde iki gri üniformalı ile uğraşıyordu. Seunghyun ve Bom ise sudan yapılmış bir kalkanın içinde duruyordu ve şu askerlerin ona ulaşmalarına engel oluyordu. Durum berbat ötesiydi.
Bu yüzden ejderha savaş meydanına doğru ateş püskürdüğünde gri üniformalı askerler de dahil herkes dönüp bize baktı. Bu kadar uzaktan Dara'nın alayla gülümsemesini görebiliyordum durum berbat olabilirdi yine de hedefim belliydi. Alnost'u halledersem geri kalan her şey daha da kolay olacaktı. Üstelik iskeletten olan bir onu şu an kızlara yardım etmek için geliyordu.
Sanki benim düşündüklerimi anlıyormuş gibi ejderha Alnost'a döndü hemen peşindeki kızlara baktım. Hala zincirli bir halde azizlerin tam arkasında duruyorlar. Alnost'un yüzünde bir saniyelik o korkuyu gördüm ve bu her şeye bedelli. Yıllarca aradığıyı hatta peşinden bizi bile Epesis'e kadar götürecek olan efsanevi yaratık benim tarafındaydın. Skydragon benimdi.
Ejderha savaş alanının tam bitiminde, azizlerin önünde durduğuna azizler gergindi. Bütün bunlar beni de geriyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama Jiyong yanımdayken güvendeydim. O yanımdayken her şey daha iyiydi. Bu yüzden ikimiz ejderhadan indiğimizde sadece bir saniyeliğine onu baktım. O bir saniye bana her şeyin daha iyi olacağını garanti ediyordu. Benim aksime o korkusuzdu. Yanımda güvenle duruyor, bana olabilecek herhangi bir şey için tedbir alıyordu. Bunu görüyordum. Bakışlarının her yerde gezdiğini görüyorum. Jiyong'un o bilimdik, korkutucu bakışları Alnost'ta durduğunda Alnost gerildi. Buruja'nın bizde olduğunu zaten biliyordu ama taşın enerji alacak kalbi bulduğunu yeni öğrenmişti.
Onlara yaklaşırken dört Aziz'in etrafında siyah bir duman belirdi. Duman onları birkaç metre havaya kaldırdıktan sonra hemen sol tarafımıza doğru fırlattı. Azizlerin çığlıkları kulağımın doldurdu ve hayatta bu kadar tatmin edici bulduğum çok az şey olmuştu.
Siyah duman sayesinde azizlerin üstüne düştü çöktüğünü gördüm ama Alnost hariç çünkü onun için farklı bir amacım vardı. Onu zorla değil, kendi isteğiyle diz çöktürecektik. O kendi isteğiyle yalvaracak da bana, canını bağışlamam için, ona işkence etmem için yalvaracaktı. Onu affetmem için.
Korkmasına rağmen o alaylı bakışları hala yüzündendi ve bana baktı. Korkmuyorum en başta korktuğum kişi zaten o değildi, en başta savaştan korkardum. Kızlar oradaydı ne kadar kısa zamandır tanışmış olsam da o adamlar da oradaydı bizim için buralarda bizim için savaşıyorlardı ve başlarına bir şey gelirse ne yapabileceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu yüzden korkuyordum ama güldüm.
"Şaşırmış olmalısın" dedim alayla. Bu Alnost'un gülmesini sağladı. Aslında korktuğunu biliyordum. Korktuğunu anlayacak kadar onu tanıyorum.
"Şaşırmadım desem yalan atmış olurum. Bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim. Tekrar doğduğunsa bile her zaman aklımda karanlık olduğunu vardı. Her zaman biraz senden çekinmiştim. Beni bırak diğer azizler senden korkuyorlardı ama asla bu kadar ileri gideceğini düşünmedim" dedi benden korktuklarını zaten biliyordum. Azizlerin kendi aralarında konuştuklarını duyuyordum. Alnost'tan gizli gizli konuştuklarını, beni öldürmek istediklerini söylüyorlardı. Öldürmek istemeleri gayet normal çünkü benden korkuyorlardı çünkü ben karanlıktayım. Bunu bir tek Alnost'da bilmiyordu. Hepsi bunu farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.