Yeni Başlangıçlara

60 16 92
                                    

MİNZY

Bom dediği şeyden sonra bana ve Dara'ya Seunghyun'dan hakkında öğrendiklerini anlattı. Biraz hava almak için kendimi dışarı attım. Chaerin ve Jiyong'a üzülüyordum. Azizlere ise ilk defa bu kadar sinirli hissediyordum. Aslında yaşadığımız her şey onlar yüzünden değil miydi ?

Bu hayata gelmiştim. O anne ve baba olarak gördüğüm insanlar bile sahteydi. Beni satmayı denemişlerdi. Azizler beni kurtardı diye düşünürken aslında beni onlara azizler vermişti. Yani azizler yüzünden katil olmuştum. 

Önceki hayatımda Daesung'u aldatmıştım. Belki orada ölmeseydim hayat benim için daha da zor olacaktı belki de bir şekilde her şeyi yoluna koyacaktık Daesung ile. Yine de bunların hiç birinin suçlusu karnımdaki bebek olamazdı. Azizler ise onu da katletmişti benimle beraber.

Chaerin'i zehirlemiştik. Zavallı Chaerin! Kim bilir ne kadar mutluydu Jiyong'la beraber ? Kim bilir ne kadar güvenmişti bile ? Bu da azizlerin suçuydu. Onlar Chaerin'i zehirlemiş ve Ostra'yı almak istemişlerdi. Alonst istemişti. Yine de bir yanım kendimi de suçlu hissettiriyordu. Bir yanım ise biz orada olmasaydık Alonst'un başka birine büyü yapabileceğini söylüyordu. Yine de başka biri Chaerin'e bir şey verse Chaerin güvenipte onu alır mıydı şüpheliyim. 

Chaerin konusunda kendimi bir şekilde rahatlatabilirdim ama Dara konusunda bunu bile yapamazdım. Dara aslında Chaerin'in koruması iken bile bizi kurtarmaya çalışmıştı. O çatışmaya girmek zorunda değildi, bizi kurtarmak zorunda değildi ama kurtarmıştı. Yani kurtarmayı denemişti, bu çaba bile yeterdi ama sonunda yine en çok zarar gören kendisiydi. Kendim için üzülmüyordum. Belki de ölmeyi hak etmiştim. Hem Daesung'a hem de Chaerin'e yaptıklarım yüzünden ama bebek ve Dara'ya üzülüyordum. Bebek masumdu, Dara ise sadece kurban.

Derin bir nefes aldım. Okyanus havası bile insanı yoruyordu. Gemide olmak hiç eğlenceli değildi. hayal ettiğim gibi değildi. O kadar sallanıyordu ki midem bulanıyordu. Bom söylediklerinde haklıydı. Azizler bunun bedelini ödemeliydi. Ne kadar bize yardım etmiş olsalar da geçmişte yaptıkları hatalara devam edeceklerdi. Madam Lee'ye yaptıkları gibi. 

"Sana bir tavsiye fazla düşünme. Bir bakmışsın delirmişsin falan" dediğinde Daesung'a döndüm. Bana yaklaştı ve yanıma geldi. Kollarını benim gibi kenarlara yasladı. 

"Düşünmekten başka yapabileceğim bir şey yok" dedim okyanusa dönerken. 

"Ben çok düşündüm. Düşünerek eline bir şey geçmiyor"

"Bu yüzden mi artık icraate geçtiniz ?" dedim. Bana baktığını görüyordum ama ona dönmedim. Yüzüne bakmaya cesaretim var mı emin değilim.

"Artık geçmeliydik. En sıkıca an doğru anı beklerkendi. Bir türlü gelmek bilmedi" dediğinde kafa salladım. 

"Bizim için Ostra'ya geldiniz. Peki neden ülkenize dönmediniz ? Bir krallığınız vardı sonuçta" dediğimde bir süre sustu. 

"Döndük ama öğrendiğimiz şeyler bizi rahat bırakmadı. Kraliçe iyileştikten bir süre sonra tekrar Ostra'ya döndük. Sonra Jiyong'un ölümsüzlük olayları falan oldu. Sıra bize geldi derken bir süre araştırmak ve yeni şeylerle geldi. Sonra bir baktım bütün Asgar öldüğümü söyledi. Hemen peşine de amcam tahta geçti" dediğinde kafa salladım. Zor olmalıydı. Yaşıyordun ama kendi halkın öldüğünü düşünüyordu. 

"Yine de dönüp ölmediğini gösterebilirdin"

"Seunghyun için aynısı geçerli mi bilmiyorum ama ben..dönmek istemedim. Her şey zor geliyordu"

"Zor olan her şeyden kaçar mısın ?" dedim ister istemez sinirlenirken. Diğerlerinden hiç bu kelimeyi duymuyordum. Zorlandım, her şey zor, zorlanıyorum. Hiç biri bunu demezken Daesung hiç ağzından düşürmüyordu. 

"Eğer öyle yapsaydım şuan burada olmazdım. Senin yanında" dediğinde ona döndüm. Benim yanımda olmak ona zor geliyordu. Zordu tabi. Bir dönem onun karısıydım. Nefret ettiği karısı, onu aldatan karısı. 

"Babam annemi sevmedi, ben de karımı sevemedim. Askerler, savaşlar, yönetmek. Her şey ne kadar zor biliyor musun ? Ne kadar sıkıcı ? Ben kral olmak için doğmamışım. Doğmadım ama kaderimde bu vardı. Belki bir kardeşim olsaydı her şeyi düşünmeden ona bırakır ve giderdim. Kafamın estiği yere giderdim, özgür olurdum ama annem babamın bu davranışlardan o kadar bunalmıştı ki bir çocuk daha düşünmedi. Ya da babam bir daha annemle olmadı. Bir fikrim bile yok. Eh onlara da soramayacağıma göre" dedi sakince. Mutlu değildi. Daesung çok gülüyordu, her şeyi alaya alıyordu ama zorlandığı için zorlanıyorum diyordu. O gerçekten o hayatı istemedi. 

"Bu yüzden mi dönmedin ülkene ?"

"Evet. Dönmek istemedim. Ayrıca..sana birinin bunu yapmasını da hazmedemedim. Seni ne kadar sevemesem de...benim karımdın. Birinin sana zarar verme düşüncesi bile beni geriyor" dediğinde gülümsedim. Eun Ha'nın dedikleri geldi aklıma. Ona nasıl baktığını görmüyor muyum demişti o gece. 

"Belki de gitmeliydin. Hiç pişman oldun mu gitmediğine ?"

"Bir kez. Oda...daha bugün. Seni öyle görünce yani. Belki gitseydim daha mutlu olurdun. Böyle olmazdı en azından. Gözlerindeki o hayal kırıklığını görmek zorunda kalmazdım. Belki de bencillik" dedi. Bom haklı diye kendime hatırlattım. Bom haklı azizler bedelini ödeyecek. Bu yüzden Daesung ile bir süre daha beraber olmak zorunda kalacaktım. Bu yüzden buna gerek yoktu. Birbirimizden nefret etmemize, yüzümüze bile bakamayacak duruma getirmeye gerek yoktu. O hata yapmıştı, ben hata yapmıştım. Bu yüzden ona döndüm ve elimi uzattım. Anlamamış bir halde bana ve elime baktı. 

"Her şeyi unutalım. Yeniden başlayalım. Sen hata yaptın. Beni sevmeyebilirsin, bunu anlıyorum. Sevmek öyle istekle olmuyor ama bana daha iyi davranabilirdin. Belki...belki benimle biraz ilgilenseydin, en azından beni görmemezlikten gelmeseydin daha farklı olabilirdi. Ben de büyük bir hata yaptım. Seni...aldatmamalıydım. Ne yaşadım ya da nasıl bir psikolojide olduğumu bilmiyorum. Ne hissedip bunu yaptığımı da bilmiyorum ama yapmamalıydım. Bu yüzden özür dilerim" dedim sakince. Uzanıp elimi tuttuğunda gülümsüyordu. 

"Bende özür dilerim. Eğer şimdiki gibi düşünebilseydim seni bu kadar kırmazdım. Seni üzmemek için uğraşırdım çünkü sen bunları hak etmedin. Sen beni sonradan sevmiş olsan da...sende zorla evlendin benimle. Bunu görmemezlikten gelmemeliydim. Üzgünüm" dediğinde gülümsedim. Affetmek, affettiğin kişiye bağlı kolaydı. Daesung'dan hoşlandığım için mi yoksa ona karşı bende büyük hatalar yaptığım için mi onu bu kadar kolay affettim bilmiyordum. Yine de bu kadar kolay olması beni bile şaşırmıştı. İkimizde tekrar yaslanırken gülümsüyorduk. 

"Umarım.. bir daha kavga etmeyiz çünkü gerçekten senin de tersin pis" dediğinde kahkaha attım. 

"Bunların hepsi Bom ve Chaerin'le fazla takıldığım için oluyor ama kolay sakinleşirim." dediğimde kafa salladı. Yeniden başlamak güzel hissettiriyordu. Geçmişi zaten hatırlamıyordum. Yaşadıklarım acı şeylerde olsa, öğrendiğimde beni kahretmiş bile olsa bu gerçek bir acı gibi değildi. Belki de Daesung'un değiştiğini biliyordum içten içe.  Belki de geçmişe bir sünger çekmek için tam zamanıydı. 

"Bende isterdim...özgür olmayı" dediğimde bana döndü. Yüzündeki gülümseme bir meleği andırıyordu. Gerçekten güldüğünde karşısındakinin gülümsemesine sebep olacak bir gülümsemesi vardı. Bu yüzden kendimi tutamayıp gülümsedim. 

"Belki de beraber özgür oluruz. Tüm bunlar bittiğinde" dedi. Yanlış bir yere çekilecek cümleydi ama karşımdaki Daesung'du. Bu yüzden yanlış bir yere çekmedim. 

"İki yakın arkadaş olarak" dediğimde gülümsemesi büyüdü. 

"Evet. Buluşma yerimize dakikalar kalmış bulunmakta. İşte orası" dedi Seungri ön güvertede bağırırken bir yeri gösteriyordu. Eski püskü iskeleye baktım. İki kişi vardı. Bir kadın bir erkek. 

"O Chaerin" dedim neşeyle. Sonunda Chaerin'i bulmuştuk.

SKYDRAGONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin