BOM
"Hey. Sakin kızım. Dur bakalım" dedim ve atım dururken, atladım. Bir şeyler yemek için güzel bir yere benziyordu. İçeriye doğru girerken kapı açıldı ve bir tane kadın koşarak çıkıp mekanın duvarının dibine kustu. Yüzümü ekşittim. Pekala belki de pek güzel değildi ama etrafta başka bir yerde yoktu. Küçük bir kasabaydı ve tek bar burasıydı. Eh birinin evine girip yemek isteyemeyeceğime göre bara girdim.
İçerisi bira, puro ve ter kokuyordu. Bir sürü erkek vardı ve kimi poker oynarken, kimi yanındaki kadınlarla oynaşıyordu. Boş iki kişilik bir masaya oturdum. Yanıma bir garson geldi.
"Ne istersin ?" Dediğinde gözlerimi onun üzerinde gezdirdim. Kısa sarı saçlı, renkli gözlü bir kızdı. Buradan olmadığı belliydi. Boynuna kalın bir halatı dolamış. Bu onu..tarz mı yapması gerekiyordu.
"Yiyebileceğim ne var ?"
"Turta var ama bayat. Yine de fena değildi. Bugün Mark bir kaç tavşan yakaladı ama pahalıdır" diye açıkladı. Ne kadar aç olsam da midemin tavşanı kabul edeceğini sanmıyordum.
"Turta olsun."
"Yanına bira ?" Dediğinde mantığını anlamasam da kafa salladım. Bir hiç fena olmazdı. Kız yanımdan uzaklaştığında elbisemin altında kalan bilekliği yokladım. Açıkçası Minzy ve Dara'yı pek merak etmiyordum. Minzy en güvenli yere yollamıştık. Orası bir asker şehriydi, Dara ise eh pek iyi bir yerde değildi. Parası ve şatafatı çok seven insanların yanında olsa da o zengin insanların parayı bulmak için ne yaptıklarını biliyorduk. Yine de Dara onlarla başa çıkabilirdi ama Chae..Kara Orman tehlikeliydi. Masaya aniden bırakalan tabakla irkildim. Kız tabağın hemen yanına bira bardağını bıraktı.
"Tadı görüntüsünden daha iyi" dediğinse turtaya döndüm. Normalde içinde olması gereken marmelatı dışına çıkmıştı ve hamuru bembeyazdı. Sanırım pek pişirmeye gerek duymamışlardı.
"Bir iki şey sorabilir miyim ?" Dediğimde izin almadan karşıma oturdu. Boş gözlerini yüzümde gezdirdi. Kaşlarımı çattım.
"Anlat"
"Buralarda hırsızlık çok olur mu ?" Dediğimde kahkaha attı. Sandalyesine yaslandı. Bir kaç kişi kahkahası ile bize dönse karşımdakinin pek umursadığını sanmıyordum.
"Kızım Iceworth'tesin. Hırsızlık ikinci adı buranın. Geçen bir adamın böbreğini çaldıklarını duydum. Eh adamı ileride ki çöpte bulduğumda doktor Kim öyle dedi en azından."
"Böbrek mi ? Böbrekle ne yapabilir ki ?"
"Bilmem. Belki de yer" dedi ve sarı dişlerini gösterecek kadar büyük bir gülümseme kapladı yüzünü. Artık o turtayı hiç yiyemeyecektim.
"Nasıl ?"
"Batıdasın kızım. Burası Ostra ya da Rastar değil. O aptal Zurgan hiç değil. Burada insanlar ne bulursa onu yer. Açlıktan ölmemek için ise yapamayacakları şey yok" dediğinde elimdeki birayı bıraktım. Buradan gitsem iyi olacaktı.
"Ah bir de şu var. Yabancılardan pek hoşlanmazlar" Dediğin de ayağa kalktım ve çantamdan çıkardığım parayı masaya bıraktım.
"Özellikle pahalı takılar takanlar en ilginçleri" dediğinde bileğimi tutmuştu. Elbisemin kolunu sıyırıp bilekliği gösterecek şekilde açtığında sanki oradaki herkes bunu bekliyormuş gibi bize dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasíaGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.