DARA
Mağaraya girdik. Nemli ve soğuktu. Kendimi hala toparlayamamıştım. Aynı sesler beynimde dönüp duruyordu.
"Nasıl bir anda bu hale geldi ?" Diye söylendi Seungri. Sessiz kalma kararı aldım. Ne diyecektim? Bir kriz anına denk geldin mi ? Fırtına çıkmıştı ve hava gittikçe soğumuştu. Mağaranın köşesine geçtim. Korkuyordum ve Chaerin'le konuşmak istiyordum. Duvarın dibine çöktüm ama ıslak duvara dayanmadım.
"Ben üzgünüm. Seni buraya getirmemeliydim. Bu gece yola çıkamayız sanırım" dediğine ona baktım. Uçurumun dibinde durmuş, dalgalı denizi izliyordu.
"Sorun değil. Ben dedim adaya gelelim diye"
"Yine de Madem Lee baya kızacak bana" dediğinde omuz silktim.
"En kötü ihtimalle evlenip çocuk yapma hayalini kurduğumuzu düşünür" dediğimde kahkaha attı ve ayağa kalkıp bana doğru gelmeye başladı.
"Eh pek de kötü bir hayal değil" dediğinde sırıtmama engel olamadım.
"Ne o utangaç halinden eser kalmamış" dediğinde bende ayağa kalktım. "Hiç bir zaman utangaç bir kız değildim. Kabuğuna çekilmek benlik değil"
"Her dakika nasıl daha çok hoşuma gidebilirsin" dedi gözlerime bakıp. Vücudum titredi.
"Az önce delirdiğimi gördün. Bence emin konuşma"
"Hayatta hiç bir zaman bu kadar emin olduğum cümle kurmamıştım." Dedi ve elini duvara yasladı. Bir anda düştü. Kafası duvarın orada görünmüyordu. Tek kafası değil vücudunun üst kısmı yoktu ama acıyla bağırdığını duyuyordum. Elimi tedirginlikle duvara doğru uzattım. Duvar titredi ve elim içinde kayboldu. Hızla duvardan içeri girdim ve yerdeki Seungri'nin yanına eğildim.
"Hey iyi misin ?" Dedim panikle. O ise hayran hayran etrafına bakıyordu. Elini tuttum.
"Sanırım iltifat etmeden önce tekrar düşünmem gerekiyor" dediğinde istemeden kıkırdadım. Onu kaldırıp bende etrafıma bakındım. Mağaranın içi kocamandı. Sanki bu büyük tepeyi oymuşlar ve içine gizli bir yer yapmışlardı. İçinde sadece eski bir yatak, bir masa ve sandalye vardı. Duvarda ise bir kadın resmi. Kadının kucağında bir bebek vardı. Genç kadın güzeldi ama gözleri hüzünlü bakıyordu. Resimde gülme gereği bile duymamıştı. Kucağındaki çocuğa bakıyordu. Kendi çocuğu muydu ?
"Sanki...korkuyor gibi" dedi Seungri resme bakarken. Hemen yanımda durdu. Elini resme doğru uzattı.
"Kadın sanki korkuyor gibi" dediğinde yutkundum. Haklıydı. Çocuğa korkuyla bakıyordu.
"Kendi çocuğuna neden korkuyla baksın ki bir insan ?" Dedim merakla. Seungri gözlerini tablodan ayırmadı..
"Bilmem. Belki de kadın görüyordur. Çocuğun ruhunu" dediğinde tüylerim ürperdi. Resme bakmak istemedigim için odaya bakındım. Masanın üzerinde bir kitap vardı. Kırmızı, kalın kapaklı bir kitap. Üzerinde yan şekilde iki altın sarısı şerit vardı. Kapağını kaldırdığımda Alnost yazısı vardı. Kaşlarımı çattı. İsmimin seslendiğini duyuyordum. Sandalyeye oturdum. Minzy sesleniyordu ve bileklikten gelen titreşimi hissediyordum. Kafamı masaya koydum ve gözlerimi kapattım.
Açtığımda bembeyaz bir yerdeydim. Oda aydınlıktı. En azından oda diye düşündüm ama bir kapı ve ya pencere yoktu. Minzy karşımdaydı.
"Ah Tanrım. Minzy! İyisin. İyisin dimi ?" Dedim panikle. Tüm vücudumu nir huzur kapladı. İyiydi.
"Biz de iyiyiz" dedi Bom kafamı yana çevirdim. Bom ve Chaerin. Tanrım onlara deli gibi sarılmak istiyordum ama bunun imkansız olduğunu biliyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/258531643-288-k120811.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasíaGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.