Devamını merak etsem de yine her zamanki gibi acelemiz var gibisine bir şeyler dedi ve ilerledi. Kaşlarımı kaldırdım. Bu da neydi şimdi ? Oflayarak kalktım ve peşine takıldım.
"Bunu kim kendine yapar ki ? Bıçağı derine geçirmek ve-"
"Yaptım işte!"
"Peki boynundaki ?"
"O..öylesine çizdi biri" Dedi. Sustum. Acaba kim yapmıştı ? Off kızlar yanımda olsa bu yol eğlenceli geçerdi en azından.
"Yarın öğlen gibi sarayda oluruz."
"Güzel. En azından karanlık falan ama bir saray var" dedim gülerek. Kafasını eğip bana baktı.
"Yani..Orada da var dimi ? Ostra'da ?"
"Evet. Bir saray var ve güzel. Bembeyaz mermerden ve altınla kaplı oymalarla dolu. Çok gösterişli"
"Sarayı görecek kadar Ostra'nın merkezine gitmedim. Ben hep Kara Orman'nın kenarlarında kaldım." Kafa salladım. Bu benim de işime gelmişti açıkçası. Ostra'nın merkezinde beni tanıyan çok insan vardı.
"Dediklerine göre...yani olan o ama sarayda 4 tane kadın yaşıyormuş. Güçleri varmış. Elementleri yönetiyorlarmış" dediğinde durdum ve ona baktım. O ise bir kaç adım ötemde durdu.
"Onları gördün mü hiç ?"
"H-hayır tabi ki. O ketumlar saraydan pek çıkmazlar. Ve şey...ha ailem benim saraya yaklaşmama izin vermez. Zaten kimse saraya yaklaşamaz!" Dedim panikle. Ay salaktım ben. Anlamış mıydı ?
"Haklısın. Burnu havada tipler olduklarını biliyordum zaten. Tahmin ettim" dedi be yürümeye başladı. O kime burnu havada diyor ya ? Şeytan diyor yak şunun totoşunu görsün!!
"Yani sen saraya yakınsın ?" Dedi. Evet tam içinden!
"Sayılır. Saray büyük Ostra'nın merkezinde her yerden görünür. Üstelik tepede. Yani onu görmemek için kör olmak falan gerek" dediğimde kafa salladı.
"Oraya sırf onlar için gitmedim!"
"Kimler ?" Dedim gergince. Şimdi bu da bizden nefret eden kesimden çıkıyormuş düşer bayılırım herhalde.
"Kızlar. Yani şaçma değil mi ? Bu dört kız ya kavga ederse ? Beni yanlış anlama, bir kadın olması sorun değil. Ülkeyi 4 kişinin yönetmesi yanlış!" Dediğinde kendimi kafa sallarken buldum. Silkelendim ve ona baktım.
"Kızlar çok iyi anlaşıyor..muş. Öyle duydum yani." Diye devam ettim. Kafasını iki yana salladı.
"Ne kadar iyi anlaşırsan anlaş bir gün kavga etmeyeceğin anlamına gelmez. Ostra'yı severim. Zamanımın çoğu orada geçiyor. Zaten Kara Orman'da Ostra'ya ait. Ama ya baştakiler kavga ederse. O zaman ne olacak ?" Dediğinde gitmeden önce Minzy ile tartışmamızı düşündüm. Ne kadar kontrol altına almış olsak da büyüyebilirdi. O zaman ne yapacaktık ?
"Burada kalalım. Yarın devam ederiz" dedi. İkimizde yere kurulduk. Koca bir taşı arkamıza aldık ve yaslandık. Eğer bir gün kavga edersek...ne olacaktı bize ? Jiyong haklıydı. Bunca yıl etmemiş olmamız, etmeyeceğiz anlamına gelmezdi.
"Merak etme Ostra'da savaş çıkmaz" dediğinde ona döndüm. Aramızda bir metre kadar vardı.
"Ama ya kavga ederlerse ? Birbirlerine zarar vermek istemezler eminim ama ya vermek zorunda kalırlarsa ?" Dedim tereddütle. Kafasını iki yana salladı ve arkamızdaki taşa yasladı.
"Azizler yanlış yaptı. Efsaneye göre kadınlari lanetlemek istedikleri için 4 koruyucuyu onlar arasından çıkardı ama düşünmedi ki lanetlenecek kadar kötü, kıskanç bir soyun eline bu kadar büyük bir güç verince neler olacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasyGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.
