MİNZY
Ondan uzaklaşmak için önüme döndüm. Bana ne ya nereye gidiyorsa gitsin! Zurgar'da başka bir hizmetçisi vardır beyefendin. Salak. Atım harekete geçerken, ondan uzaklaştığım için seviniyordum. Bir an da yer titredi. Toprak altımızda kaydığında at şaha kalktı. Sıkıca tutundum ipine ama durmadı. Etrafta koşuşturmaya başladı. Yine oluyordu.
İp elimden kaydı ve at beni sırtından attı. Yerle buluştum. Gözlerimi sıkıca kapattım. Toprağın altımda dalgalanmasını hissediyordum. Korkuyordum. Gözlerimi açmak istemiyor ve bitene kadar burada kalmak istiyordum.
"Minzy!" diye bağırdı Daesung. Tüm cesaretimi toplayıp gözlerimi açtım. Dae bana doğru panikle koşuyordu.
"Gelme" diye bağırdım ve elimi durması için kaldırdım ama elimi kaldırmamla bir toprak yığını havalandı ve ikimizin arasında duvar gibi yükseldi. Korkuyla ayağa kalkmaya zorladım kendimi.
"Daesung" dedim ama beni duymadı ya da cevap vermedi. Toprak iki yanımda yükseldi.
"Daesung!" diye bağırdım. Bu olamazdı. Onu ölümden kurtarmıştım, onu öldüremezdi. Gitmek istiyordum ona ama gidersem daha büyük bela olacaktım başına. Toprak üzerime geldi.
"Minzy ? " diye bağırdığında rahatladım. "Minzy neredesin ?"
"Gelme. Gelme uzaklaş Daesung. " diye bağırdım. Toprak dört yanımda yükseldi. Sanki bir odaya hapsetti beni. Korkudan titriyordum. Ellerimi bacaklarım titriyordu ve ayakta durmakta zorlandım. Elimi toprağa uzattım ve buradan çıkmak istedim ama o kadar sertti ki geçmeme izin vermiyordu.
"Ben iyiyim" sesim yükseldi ama bunu kendime söylüyordum. Kendime iyiyim demek istiyordum ama sanki üzerime üzerime geliyordu. Topağın içindeki böcekleri, solucanları görüyordum. Korkmuyorsun Minzy. Korkmuyorsun dedim ama oturup ağlamak istiyordum. Kızları istiyordum. Dara'yı istiyordum. Bir rüzgar çıkarsın ve bu toprağı benden uzaklaştırsın istiyordum.
Toprak dalgalanmayı devam ettikçe midem bulandı. Yere çöktüm. Neden bitmedi ? Neden bu kadar uzun sürdü ? Daesung iyi miydi ? Kızlar iyi miydi ? Minzy kendine gel. Onlar senden daha güçlü diye hatırlattım. Sende güçlü olmalısın. Ayakta durmalısın. Topraktan korkmana gerek yok. Bu zamana kadar sen onu yönettin. Sen yaptın. Korkma.
Bir anda her şey bitti. Toprak bir an havada asılı kaldı. Daha ayağa kalkmama izin vermeden büyün toprak üzerimi döküldü. Nefessiz kaldım. Toprağı üzerimden atmaya çalıştım ama üzerimde o kadar fazlaydı ki hareket bile edemiyordum. Minzy! Bom'un bana seslendiğini duyuyordum ama cevap veremiyordum. Çıkamıyordum buradan. Karanlıktı. Çok karanlıktı. Yanaklarımdaki sıcak göz yaşlarını hissediyordum. Korkuyordum.
"Minzy" Daesung'un uzaktan gelen sesini duydum. Yüzüm toprakla kaplıydı. Daesung yardım et demek istedim ama ağzımı bile açamıyordum. Üzerimdeki toprağın hafiflediğini hissediyordum.
"Minzy! Beni duyuyor musun ? " diye bağırdı. Toprağı üzerimden atıyordu. Seni duyuyorum ama sana cevap veremiyorum. Toprak hafifledikçe elimi hareket ettirdim ve topraktan çıkardım. Elimi tuttu ve beni çekmeyi denedi ama yapamadı. Elimi bıraktığında tekrar tutmasını istedim, yanımda birinin olduğunu bilmek istedim. Kafamın olduğu yerde güneş yüzüme vurdu.
"Hey hey buradayım. İyi misin ? Minzy. Bana bak. Aç gözlerini" dediğinde korkuyla gözlerimi açtım. Üzerimde hala toprak vardı ama zorla kafamı kaldırdım.
"Daesung" sesim titriyordu. Kendimi güçsüz hissediyordum. Topraklı ellerini bana uzattı ve koltuk altlarımdan tutup beni toprağın altından kurtardı. Derin bir nefes aldım ve göz yaşlarımı sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
FantasíaGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.