Bu bölüme rekor yorum bekliyorum anlayacaksınız. Öpüldünüz
"Saldıracaklar"
"Tabi ki saldıracaklar. Bizimle oturup sohbet etmeyecekler ya!" dediğinde sinirle ona baktım. yani şuan bile mi cidden ?
"Sen solu al, ben sağı" dediğinde sırt sırta baktık. Çok fazlalardı. Pantolonuma sıkıştırdığım bıçağı elime aldım. "Tamam"
"Boğazlarını kes. Zorlanırsan da yardım iste" dedi alayla ve kılıcının tırtıklı, metal sesini duydum.
"Rüyanda falan herhalde" dedim alayla gülerek. Oda gülerek karşılık verdi. Vitalar etrafımızda dönüyor ve doğru anı bekliyorlardı. Hırlamaları sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı. Sırtımda bir boşluk hissettiğimde Jiyong'un çoktan saldırıya geçtiğini anladım. Bir kaç adım attığımda aralarından biri gözlerini gözlerime dikti ve dişlerini göstererek hırladı. Eh belki de bir kılıcım olsa daha rahat hissederdim.
"Gel bakalım minik şey" dediğimde öne doğru atılırken hırladı. Koşmaya başladığında bende ona doğru koştum. Bana doğru atladığında eğip aşağıdan bıçağı ona sapladım. Vita yere düşerken hala can çekişiyordu. Bıçağımı çıkarıp boğazına sapladım. Bir tanesi uçarak bize gelirken bıçağı ona doğru attım ve yerdeki çantama doğru koştum. Biri beni bacağımdan yakalayınca tekme attım ve çantamın içene soktum elimi. Diğer bıçağıma dokunduğumda az önce tekme attığım bir daha saldırmaya kalktı. Bıçağı çıkardığım gibi kafasına dik bir şekilde soktum. Vita üzerime düşerken onu ittim ve Jiyong'a baktım. Havadaki birine kılıcını geçirdi ve hemen aşağıdaki bir tanesine tekme attı.
Tanrım onlar sanki biri gittikçe yenisi geliyordu. Önümde hissettiğim nefesle geriye doğru süründüm. Biri bana doğru geliyordu. Sürünerek az önce üzerimden attığıma doğru gittiğimde hızla bana doğru uçtu. Diğerinin kafasındaki bıçağı aldım ve ona doğru fırlattım. Gelmediğinde geriye doğru kaçmaya başladım. Tam önüme geldiğinde kılıç darbesi ile başı ve gövdesi ayrı yerlere uçtu. Jiyong elini uzattığında tuttum ve yerdeki bıçağı alıp kalktım.
"Sadece yardım iste demiştim"
"Bende anca rüyanda demiştim" dediğinde sırıttı.
"Kaçmamız lazım Chae. Çok fazlalar" dedi kılıcını savururken. Yakınımdaki bir tanesine bıçağımı batırdığımda hayvan acıyla bağırdı. Yerdeki çantama uzandım. "Kaçmak her zaman iyi fikirdir biliyorsun dimi ?"
"Ben sonuna kadar kaçmayı savunurum" dediğinde güldüm. Beni bir anda çekip arkamdaki vitaya kılıcını sapladığında nefesim kesildi. Toparlanmam iki saniyemi aldı. Kolumdan tuttuğu gibi koşmaya başladı. Önüme bakmıyordum, sadece ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Zaten baksam bile bu karanlıkta göreceğimden şüpheliydim. Vitaların peşimizden geldiğini hırlamalarından anlıyordum.
Ayağım bir ağacın köküne çarptığında yere yuvarlandım. Jiyong'da benimle beraber düşmüştü. Elimdeki bıçağı tam üzerimizde uçan vitaya attım ve onun yere düşüşünü izledim. Kurtulamayacaktık. Jiyong'a döndüm. "Kaç"
"Ne ?"
"Soldan gideceğim. Sessizce sağdan git. Duydun mu ? Hızlı ol"
"Sen delirdin mi ? Ölürsün" dediğinde onu kaldırdım ve hızla ittim. "Güven bana. Sessiz ol ve bir yere saklan. Hemen" dedim ve onu orada bırakıp soldan koşmaya başladım. Vitaların peşimden gelmesi için çığlık atıyordum. Parmak uçlarımdan çıkan ateşi yere attım aydınlatması için. Jiyong'dan yeterince uzaklaştığımda onlara baktım. Kimi koşuyor, kimi uçuyordu ama hepsinin odak noktası bendeydi. İçimde gücüm çıkmayı bekliyordu. Bıçaklarım vitalarda kalmıştı. Yani sadece ben ve gücüm. Gülümsedim. Sonunda diye bağırıyordu beynim. Sonunda gücünü kullanabileceksin. Hışırtılarla sağıma döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SKYDRAGON
ФэнтезиGücümü biliyordum Ne yapmam gerektiğini de Ama o gözler her şeyden vazgeçip, onunla beraber sessizce yaşama isteği oluşturuyordu işimde. Yine de ben o kişi değildim Oda beni tanımıyordu. Ben ne kadar yıllarca onu beklemiş olsam da.