Final bölümü tüm aynadaki ben ailesine hitap edilmiştir....Beş yıl sonra...
"Adal..."
"Adal.... Hayatım hadi kalk artık." Tatlı, mağrur, sitemli sesiyle uyuyanık olduğumu bilmeden beni uyandırmaya çalışan güzel kadınımı ağıma düşürüp dün gecenin rövanşını almak gibi bir derdim vardı şuan.
"Adal diyorum!" Neyse en azından bi ses vereyim ölüm uykusuna yatmadım ya sonuçta.
"Hıhh."
"Allah'ım hala 'hıh' diyor ya.... Şu Koca kıçını kaldırsan mı diyorum artık yataktan?" Şaşkınlıktan gözlerim ansızın açıldığında ince kaşlarını çatıp, pembeye çalan dudaklarını büzerek bana bakan Deva'ya cevap verdim.
"Sen ne dedin öyle bakayım?" Kollarımın üzerinde doğrularak sorduğum soruyla yaptığı gafın farkına varınca; ellerini o incecik sarılası beline asıp beni benden alan dudaklarını dişleyerek tatlı tatlı gülümsedi.
"Hep senin yüzünden, kalk hadi iki saat sonra misafirler gelmeye başlar. Neredeyse öğlen oldu sen hala yatıyorsun...." Yatakta doğrularak sitem üstüne sitem eden stresli ceylanımı sakinleştirmem gerektiğini düşünerek elimi uzatıp üzerimdeki pikeyi biraz havalandırdım.
"Yanıma gel bakayım sen. Ben senin stresini alayım azıcık. Asi ceylanım benim." Son cümlemi; nazlanan karımın gönlünü hoş etmek için dudağımı onun gibi büzerek söyleyince, kollarını salarak omuzlarını düşürdü yanıma adımlarken.
Yatağın kenarına oturduğu anda kalın, kaslı kollarımı narin beline dolayıp aniden kendime doğru çektim. Dudaklarından kaçan Küçük çaplı çığlığını kendi dudaklarımla ört bas ettim.
Susuz kalan çatlamış dudaklarını ıslatırcasına dolu dolu öperken, sevgili karımdan az da olsa karşılık gecikmedi. Aldığım cesaretle hala belinde olan elimi hafifçe bastırarak çıplak bedenime iyice yaklaştırdım.
Her ne kadar belli etmese de, istekli olduğu kıvrılan kalçalarından ve gerilen bel oyuntusundan anlaşılıyordu. Diğer yandan dudaklarının esaretini bıraksam, avuçlarımın arasından kuş misali uçacaktı.
Yataktan destek alan elimin yükünü; Deva'nın belini tutan koluma vererek sıkıca kavradım. Zira biraz soluk almak için dudaklarını bıraktığımda, kaçma girişimi olumlu sonuç vermemesi için ki; tahminimde yanılmadım. Dudaklarından yavaş yavaş ayrılmamla başını dikleştirdi.
"Adal lütfen, bugün tutamaz mısın kendini? Hem öbür gün doktor kontrolü var biliyorsun?" İki sene çabaladıktan sonra normal yollardan bir çocuk sahibi olamayacağımızı öğrendik ve son üç senedir de resmen saatli, takvimli sevişiyoruz. Deva bu konuda öyle pimpirikleniyor ki; sürekli takvim peşinden koşuyor, beni de yeni yetme ergenler gibi peşinden koşturuyordu.
"İyi de hayatım doktor normal ilişkinize devam edebilirsiniz dedi, herhangi sakıncası olmadığını defalarca da belirtti hatırlarsan?" Ara ara kelimelerim arasında azimli olduğumu ve bu defa istediğimi almadan bırakmayacağımı belli etmek için öpücükler çaldım durmadan.
"Hem güzelim saatli sevişmek mi olur? Bu iç güdüsel bi dürtü, canımızın istediği an olur... Hem bak, benim ejderha şuan mağaraya girmek için can atıyor." Muzırca girizgah yapıp onun en çabuk teslim bayraklarını çektiği yerden, yani boyun girinti-sinden öperek gevşemesine yardımcı olmalıymdım.
Yavaş yavaş kıvama gelirken, çilek tadını andıran dudaklarına sarıldım. Öyle haz veriyordu ki; hele dilimin diline dolandığı an içim kıpır kıpır oluyor ve o an dudaklarını daha bı iştahla emerek sömürü yorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?