Kış neredeyse bitmek üzere. Son can çekişlerinin ibaresi cılız kar yağışı pencerenin önünden süzülüyordu. Sahil kıyısını yalayan hırçın dalgalar coşkulu martılara ev sahipliği yapıyordu.
Son günlerde yaşadıklarımı düşününce hala ayakta olduğuma şükrediyorum. Belki çoğu insanın kaldıramayacağı şeylerdi ama son bir aydır hayatıma güzellikler katmaya çalışan dostumun ısrarları üzerine düzenli olarak beş tane korumayla terapiye geliyorum.
He, gerçekten iyi geldi mi? Hayatında ne değişti? Derseniz... Cevabım kocanan hiç olur. Çünkü aklım, mantığım kabullenemezken, anlayamazken bir yabancı nasıl anlayacak beni.
"Deva, dört haftadır geliyorsun ama hala bir arpa boyu yol alamadık. Bugün Seninle farklı bir şeyler deneyelim mi? Ne dersin?" Bakışlarımı camdan alıp tombul yanakları sürekli gülen kadına çevirdim.
"Klinikte olmak seni rahatsız ediyor diye düşünüyorum, bugün sahile inelim mi? Duyduğuma göre çayı çok seviyormuşsun. Doktorun olarak değil de iki arkadaş gibi sessizce çayımızı içelim ne dersin?" Yeniden bakışlarım dışarı kaydı.
"Eve gitmek istiyorum!"
"Deva'cım... Neyse; bu günde sessiz geçecek sanırım." Yerinden sinirlendiğini saklamaya çalışarak kalkan doktorun arkasından baktım.
"Deva hanım eve gitmek istediğini söyledi..." Kapıyı açıp dışarıda bekleyen korumalardan birine seslendiğinde bende ayağa kalkarak çıkışa adımladım.
"Deva bir dakika..." Masanın üzerine eğilerek karaladığı kağıdı geriye dönüp elime tutuşturdu.
"Bu ilaçları kullanmanı istiyorum... İhmal etme sakın! Üç gün sonra görüşmek üzere." Kağıdı alıp ifadesizce çıktım odadan.
Koridorda peşimde beş tane izbandut gibi herifke yürürken insanların merak içeren bakışlarına maruz kalıyordum. Efkan'a bu durumdan rahatsızlık duyduğumu söylesemde iyiliğim için olduğunu bin kez anlattı.
Kapıda bekleyen arabaya kendimi attığımda cebimde duran telefon çalmaya başladı. Ha bu arada eve döndükten bir kaç gün sonra Efkan elinde hediye paketiyle telefon aldığını söyledi. Üstelik ben daha paketi almamıştım.
"Efendim!"
"Deva erken çıkmak istemişsin, sorun mu var?"
"Yok eve gitmek istedim sadece!"
"Gelip seni almamı ister misin? Ama önce Adal'a tek başına idare edebilir mi sormam gerekiyor!"
Adal'la o gün olanlardan sonra çok fazla denk gelmedik, sabah erkenden evden çıkıyor ve gece çok geç saatlerde geliyordu. Gerçi Efkan'la birlikte yeni mekan açıyorlar; söylediğine göre mütevazı gençlere hitap eden bir yer olacakmış. Efkan orayı idare ederken Adal'da arada Timur beyin mekanıyla ilgilenecekmiş. Ebul varlığını yeni öğrendiğim ve öğrendikten sonra epey utandığım kardeşiyle birlikte hastalanan annesini görmeye gittiler.
Hemşire ise; işine son verildi Adal'ın isteği üzere. Kendine hak gördüğü soruyu onun sormasını yanlış bulduğu için.
Timur beyde sağolsun benim için baya uğraşmış lakin hala teşekkür etme fırsatı bulamadım kendisine. Mermer kadar soğuk ve sert mizacına rağmen kibarlık edip bir kaç kez bizi evine davet etmiş ama benim malum aklım bu aralar gidip geldiği için ertelendi.
"Boş ver, kendini sıkıntıya sokma. Hem evde sağolsun Burcu bütün gün aklımı meşgul ediyor!" Ahizenin ucunda kahkaha sesi geldiğinde bende karşılık olarak gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?