saf acı...

3.9K 254 327
                                    

Arkadaşlar bölümü bitirdim ve sizi bekletmek için hemen paylaştım. Hatalar varsa yorumlarda bildirin lütfen.😍😍😍

"Dayanabilirim!"

Gözlerimi kaldırdığımda, kalbinin soğukluğu irislerine yansımış bir çift koyu kahveyle kesişti.

"Saçmalama, dayanamazsın... Efkan seni en yakın hastaneye bıraksın...." Telaşla sözünü keserek bağırdım.

"Hayır hastane olmaz, dayanırım ben... Daha kötülerine dayandım... Yemin ederim..." Doktor son kez benim bakıp korktuğum, merhameti esirgeyen gözlere kaydırdı bakışlarını.

" Kız dayanırım diyor evlat, yapmak zorundayım başka çarem yok şuan." Elini öne uzatarak bağırmak üzereyken Efkan elinde büyük bir kâse sıcak suyla içeriye girdi.

"Ne oldu? Neden bağırıyorsun?" Kendini geriye çekerek suskunluğuna gömülen Adal'dan kaçırdım bakışlarımı.

"Getirdim abi buyur." Suyu doktorun yanına koyup beklemeye başlayan Efkan bileğime elinin sıcaklığını hissettirerek güç vermeye çalıştı.

"İyi misin?" Başımı hafifçe aşağı yukarı salladım iyi olduğumu belli etmek amacıyla.

"Efkan bu su yetmez, biraz daha su gerekecek." Yerinden fırlayıp başıyla onaylarken, diliyle de destekledi.

"Tamam abi hemen hazırlıyorum." Efkan odadan çıkarken doktor daha önce görmediğim aletleri çantasından çıkararak kolumda saplanıp kalan Musa'nın kurşununu çıkarmak için harekete geçti.

" Bu ilaç acını biraz hafifletecek kızım, bu arada adını sormadım hiç, adın nedir?" Elinde tuttuğu küçücük şişenin ucunu kırdı ve bana uzattı. Şişeciğe uzanarak parmaklarımın ucunda tutarak sorusuna cevap verdim.

"Deva... Adım Deva..." Küçük serumu kafama dikerek genzimi yakan acı tadını yutkunarak bastırmaya çalıştım.

"Ah küçük kız adının hakkını verememiş hayat sana. Ama sen güçlü ol ve adının hakkını ver olur mu?" Eline aldığı metal materyalle soğuk terler döken bedenime yaklaştı. Cesur görünsemde, aslında değildim.

Doktor dikkatle elindeki metreyli kolumda açılan dekikten içeri soktuğu anda derin bir acı hissettim. Sanki bu sızı acıyı zerk ederken diğer duygularımı etkisiz hale getiriyordu. Bağırdığımı idrak edemeyecek kadar sağırdı kulaklarım.

"Tamam kızım dayan biraz daha, az kaldı." Göz kapaklarım beni görünmez yapabilirmiş gibi sıkı sıkıya kapalıydı.

"Aaaahhh!!!" Feryatlarım git gide yükselirken acımda artıyordu.

Nasıl bir şeydi kurşun denilen soğuk demir parçası, canımı bu kadar yakabiliyordu. Vücudumda yaşamam için yer eden kalbim o yaranın üzerinde atıyordu sanki.

"Adal bi havlu bul hemen, dişlerini kıracak yoksa!" Can havliyle bir kez daha bağırdım, ardından ağzımda hissettiğim sertlikle dişlerimi neye geçirdiğime bakmak için gözlerimi araladığımda Adal'ın yanımda bittiğini ve dişlerimin arasında elinin olduğunu farkettim.

"Abi dayanamayacak, bırak artık!"

"Şimdi bırakırsam daha kötü olur evlat, dayanmak zorunda!"

"Abi bayılmak üzere!" Aralarındaki tartışma acımı hafifletmediği gibi bin misline katılıyordu. Daha ne kadar dayanırım bilemiyorum ama gözlerimin karardığını, başımın şiddetle döndüğünü hissediyorum. Midemde baş gösteren kusma isteği şiddetleniyordu.

Aynadaki BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin