Yarı çıplak bedeni ile şehvetten gözü dönen adamı yolundan caydırmak imkansızdı. Kapattığı kapının önüne iki adım atarak çevirdiği anahtar kilidinin sesi, içeriden gelen yüksek müzik sesine rağmen çıkardığı gürültü daha baskındı.
Bedeninin yarısı bana dönüktü, olduğu yerde derince soluk aldı ve ağır ağır çevirdi başını. Kendini kaybediyordu, dün Yusuf'u öldürmen önceki hâline bürünmüştü sanki. Çaresizce yalvarmaya başladım, sonumun geldiğini bile bile.
"Yapma ne olur! Bırak beni gideyim... Sende ruhunu özgür bırak artık, beni sevdiğini sanıyorsun sadece... Ortada karşılıklı bir ilişki yok ki!..." Pantolonunu tutan kemer çıktı yerinden ve uzun parmaklar düğmenin üzerinde asılı kaldı.
Vahşi hayvan mağarasında çıkmak için can atarken, arzu onu azdırıyordu. İniltileri yankılanarak yükseliyordu kara delikten. Üzerime doğru ufak adımlar atarken zehirli yeşilleri kısıldı. Gözlerimi dolduran çamurlu su damlaları birbiri ardına dökülmeye başladı çoktan.
"Ekrem abi... Abi kapıyı aç... Abi!!!" Kırılacak gibi çalan kapı bile durduramayacaktı bu hayvanı.
"Ekrem abi! Gözünü seveyim aç kapıyı! Bak Kerim Abi bekliyor içeride seni! Abi!!!" Belki de tek çarem şeytana avuç açmaktı.
"Musa yardım et!!! Ne olur yardım et... Musaaaa!!!" Pantolonunu üzerinden çıkarmak üzereyken gülmeye başladı.
"Deva! Güzeller güzeli Deva! Yoksa sen Musa'ya mı aşık oldun? Bu yüzden mi beni istemiyorsun?" Sesim titresede karşılık vermekten geri durmadım.
"Kendine gel, saçmaladığının farkında mısın? Ben ne seni, ne de bir başkasını sevemem! Sevmeyeceğim de! Bunu aklına sok artık!" Hiddetle kalktığım yere şiddetle gelen tokatla geri oturdum.
"Beni daha kaç kez aldatacaksın Deva! Daha kaç adamın canını alacağım!" Cevap veremeden Kapı yeniden çaldı, bu kez daha nazik ve yumuşak ve ardından tanımadığım naif bir ses yükseldi.
"Ekrem, kapıyı aç! Kızada dokunayım deme Koçum, hadi kapıyı aç!" Bir an duraksattı bu ses ama dizginleyemedi.
Ekrem avına odaklanmış şekilde sokuldu. Koltuğun üzerinde geri geri giderek kendimi korumak istedim, sanki başarabilecekmişim gibi. Bacaklarını baldırlarımın iki yanına getirerek sıkıştırdı. Kıyafetler olsada arada, etime Temas ettiği anda donup kaldım, tabi bu durumu kendi lehine çevirmekten geri durmadı. Çırpınarak savunmaya geçen kollarımı iri kemikli parmaklarıyla kavrayarak başımın üstünde birleştirdi.
Bedenim tamamen savunmasız kaldığında hamlesini yaparak sertliğini kasıklarımın üzerinde hissettirdi. Yaşadığım karmaşık duygular içerisinden sıyrılan korkumla birlikte güç bulan dilim, dudaklarımın arasından çığlık koptu.
"Sakin ol, söz veriyorum canını yakmayacağım. Diğerleri gibi değilim ben... Üstelik seni affetmek için kendimi hazırladım..." Yine benliğini kaybediyor, saçma sapan konuşmaya başlıyordu.
"Ben daha önce kimseyle birlikte olmadım! Sen benden zorla aldın geleceğimi, birini sevme ihtimali-mi!" Boşta kalan elini kulağımın dibindeki boşluğa vurarak bağırmaya başladı.
"İhtimal yok... Yok anladın mı? Benden başkasını sevemezsin... İzin vermem!!!"
"Bırak beni, senden nefret etmemi istemiyorsan bırak beni Ekrem! Lütfen!" Şehvet ve öfkenin harmanlandığı bedeni titremeye başladı.
"Olmaz, seni bırakırsam... Olamaz... Benim olmana şu kadar kalmışken! Benimle seviş Deva, bak gör o zaman sende bana aşık olacaksın... Seni sonsuz doyuma ulaştırırım, yeterki benim ol!" Başımı iki yana hızla salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?