Yaşadığım hayat bana ait olmamış hiç. Yalanlar üstüne kurulu bir düzenin üzerinde ordan oraya savrulan yüreğim duyduğu gerçekleri inkâr etmek için çabaladı.
Çünkü dayanamazdı yıllarca reva görülen yaşamın haksız getirilerine. Siz şimdi kader dersiniz ama ben haksızlık diyorum.... Ve birileri çıkıp benden çalınanların hesabını vermeliydi.
"Hiç bir yere gidemezsin küçük hanım!" Sert sesine karşı bende sert oldum.
"Öyle mi? Ne hakla tutacaksınız beni burada?"
"Senin en yakının olarak!"
"Benim bir yakınım vardı oda öldü!"
"Pusat al kızı yukarı götür sakinleşsin akşam yemeğine kadar! Sonra konuşuruz."
"Bu adamla bir yere gitmem ben!" Belirsizlik canımı sıkıyordu artık. Sabrım taşmak üzereydi.
"Size zarar vermeyeceğime ikna edemedim sanırım." Sırıtarak ortamı yumuşatmak isteyen adamda sinirimden kendi payına düşeni aldı.
"Ya sen bi sus be!" Yüzümü buruşturarak söyleyince başını geriye atarak şaşırdı.
"Pusat sana dediğimi yap!"
"Peki Çavuş baba." Pusat'ın sarf ettiği tek kelimeyle içeriye giren adamın arkasından baka kaldım.
Çocuktum ama hatırlıyorum annemin babamın kavgalarında sık sık adı geçerdi. Anneme kim olduğunu sorduğumda hiç kimse derdi ağlaya ağlaya.
'Yeter Hikmet, yıllardır aynı söz bıkmadın mı be adam? Neden anlamıyorsun gitmem ben onun ayağına!"
"Lan onca servet orada yatarken bizim burada açlıktan nefesimiz koksun öyle mi? Lan ben niye evlendim o vakit senle? O Çavuş itinden hakkını isteyeceksin yoksa dünyayı sana dar ederim!"
"Ediyorsun zaten Allah'ın belası herif. Seni seven kalbiminde, senin için söylenenleri dinlemeyen aklımında Allah cezasını versin! Nereden aldanıp düştüm peşine. Her dakikamı ziyan ettin... "
"Sen nasıl benimle böyle konuşursun lan! Gebertirim seni!" Sonrasında babam anneme acımadan vurur hırpaladı.
Hayal meyal hatırladığım düşüncelerden sıyrılıp yaşlı adamın arkasından içeri daldım.
"Dur... Dur hatırladım adını! Annemin hep senin yüzünden canı yanardı. " Olduğu yerde duran yaşlı adam başını kaldırıp yüzüme baktı sarı bulanık irisleriyle.
"Küçükken evimizde ismin sıkça anılırdı. Babam..." Sözümü bitirmeme izin vermeden hiddetle kesti.
"Anma o itin adını bu evde!" Kısılan gözlerim hiddetlenen adama dikkat kesildi.
"Kimsin sen?"
"Akşama kadar sabret dedim!"
"Bana bak amca ben öyle şeyler yaşadım ki; benim hayatımda bir saniyeye bile sabır kalmadı... Söyle kimsin sen?"
"Ahmet... Ahmet Çavuş! Selma Çavuş'un babası... Senin de deden oluyorum!" Duyduğum isimle bir adım geriye kaçtım dehşete düşmüş şekilde.
"Olamazsın... Annemin kimsesi yoktu... Ailesi ölmüştü..."
"Annen yılar önce bu evi o it uğruna terk ettiğinde kimsesizliği kabul etti. Annesi onun yüzünden kahrından öldü adını sayıklaya sayıklaya!" Yaşadığım şok dilimi tuttu, elimi ayağımı bağladı. Ne tepki verebildim, ne de bağırıp çağıra bildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?