"Uyandı... Uyandı... Doktor bey... Hemşire buraya bakın!" Ağzında hissettiğim acının yanı sıra Efkan'ın beynimi silmek istercesine bağırmasına yüzümü buruşturarak neden bu halde olduğumu algılamaya çalıştım.
Neredeydim ben? Neresiydi burası? Burnumu sızlatan iğrenç bir koku vardı etrafta. Kolumu kaldırıp boğazımı parçalayan boruyu çıkarmak istedim ama üzerime çöken ağırlık engel oldu.
Başımda toplanan beyaz gömleklilerden biri bağırarak zorla açtığı gözlerime ışık tuttu. Amına koduğumun kör etme çabasında herhalde.
"Adal bey beni duyuyor musunuz?" Konuşamayacak kadar yorgun hissediyorum kendimi. Başımı sallamaya çalıştım hafifçe.
"Hemşire hanım oksijeni keselim, hasta rahat nefes alsın!"
"Peki efendim!" Doktor yanımdan ayrılırken asmer oldukça toplu hemşire yanımda kalıp bu zımbırtıları çıkardı. Boğazımdan çekilen şeyle öksürme hissi kuvvetlendi bir anda.
"Tamam sakin olun, dikişleriniz açılmasın! Uyku esnasında sorun yaşamamak için takıldı... " Zorlansamda aralamayı başardım dudaklarımı.
"Ne oldu bana?"
"Yaralandığınızı hatırlamıyor musunuz?"
"Ah!" Doğrulmaya çalışınca o geceye dair anılar hücum etti zihnime.
"Kalkmayın lütfen!"
"Efkan... Efkan nerede o?" Tüm aileniz dışarıda bekliyor merak etmeyin. Yaralarınıza pansuman yaptıktan sonra girerler." Doktor odadan çıktı ama hemşire kaldı.
"Peki Deva?"
" Deva? bilmiyorum!"
"Efkan... Efkan'ı çağırır mısınız? Lütfen!" Hemşire canımı yakarak pamuğu yaraya değdirdiğinde yeniden inilti koptu dudaklarımdan.
"Ah!"
"Tamam, bittiyor şimdi!" Beynimi kemiren soruların cevaplarını bir an önce alabilmek için hemşirenin kolunu tuttum.
"Sen... Sen işini yaparken... Efkan... O gelsin...!" Hemşire yerinde doğrulup yüz ifadesini değiştirdi.
"Konuşmakta güçlük çekiyorsunuz, bu ısrarınız niye anlamadım. Birazdan sakinleştirici yapacağım..." Ne Aptal bir kadın bu böyle. Hangi cüretle benin adıma karar veriyor.
"Efkan!!!" Sesimin çıktığı kadar bağırdım.
"Sakin olun lütfen! Dikişleriniz..." Gözlerimi açıp dik dik baktığımda susmasını becedi.
"Siktirtme dikişini, Efkan'ı... Efkan'ı çağır!" Hayat boyu kadınları anlamadım, fark ettim ki; hala anlamıyorum.
"Tamam... Tamam.... Çağırıyorum!" Bıkkınlıkla kapıya gidip aralayarak Efkan'a seslendi.
"Efkan kim?" Kardeşim benim, sesi nasılda telaşlı.
"Ben... Ben... Benim!"
"Buyurun hasta sizinle görüşmek istiyor!" Efkan içeri buruk gülümsemesiyle süzülürken hemşire yeniden konuştu.
"Sadece bir kişi..." Hemşire işinin başına döndüğünde Efkan ellerini kotuna sürterek karşımdaki sandalyeye oturdu.
"Efkan neler... Oldu?" İfadesini değiştirmeden soruma cevap verdiğinde asıl duymak istediğimi söylemesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?