beklemek

2.6K 174 331
                                    

Ruhu ölmüş bir kadının kalbide ölmüş demektir. Ne yaşamak için çaba sarf eder, nede hayattan bi zevk almak için.

Damağında toprağın acı tadı varken güzel cümleler kurmaz. Küf kokar nefesinden dökülen bir kaç kelime, zehiler berrak sular kadar masum olsada karşısındakinin yüreğini. Çaresizlik kokar elleri, teni. Acıya alıştırılmıştır, tıpkı sirkteki bir hayvan gibi.

Bu aralar bende öyleyim işte. Acıya alışmam için herkes sanki çaba sarf ediyor. Ne gelen var, ne giden. Gözümü kapatsam hatırlamayacağım bir adam tarafından kurtarılmayı bekliyorum. Tabi o kibir abidesi Adam beni kendi eliyle vermediyse.

O gece olanları bir yere kadar çok net hatırlıyorum fakat bazı sahneler parça parça ve bulanık. Ne olduğuna, nasıl olduğuna dair kendimi zorluyorum hatırlamak için ama zihnim silgiyle silinmiş boş sayfa adeta.

Günlerimi, gecelerimi yani bu evde geçirdiğim her saniyeyi; aklımdaki kaydı başa sarıp sarıp tekrar tekrar o geceyi düşünmekle harcadım. Ne oldu da ben günlerdir buradayım.

Aklımı kaçırmaya ramak kala ruhumu sıkan kementen kurtulup aşağı inmeye karar verdiğim. Yatağın üzerinde duran hırkayı elime alıp çıktım odadan.

Hırkanın kollarını giyerken merdivenlerden ağır adımlarla indim. Etraftaki sessiz sakinlikten istifade ederek rahat davranabiliyordum. Ekrem'in daha önceleri etimi arzuladığı için yaptığı hayvanlığı tekrarlamasından korkuyorum çünkü! O şeytan Musa'yı görmemekse şans, en azından bide ona katlanmak zorunda kalmıyorum.

Mutfağa bu evde konuşabildiğim tek insanın yanına indiğim. Şule gerçekten çok tatlı, güler yüzlü bir kız ama bu eve nasıl geldi? Hangi şartlar içinde çalışmaya başladı sormama rağmen beni geçiştirerek konuyu kapattı. Belli ki oda benim gibi zorunlu kalıyor burada.

"Şule!" Tezgahın önünde oyalanan dalgın kıza yaklaşıp adını seslendiğimde yerinden sıçrayarak tepki verdi.

"Dur korkma benim." Baş parmağını üst damağına bastırıp havaya kaldırdı başını kendi hâline gülümseyerek.

"Deva hanım siz miydiniz?"

"Neden korktun bu kadar?"

"Dalmışım afedersiniz... Siz ne istemiştiniz!" İki adımda derman kalmayan bacaklarım titremeye başlamıştı, önümde duran sandalyeyi çekip oturdum.

"Ne isteyebilirimki, bu evden kurtulmak!" Kız tahtanın üzerinde doğradığı salataya hızla dönerek tereddütlü cevap verdi.

"Sabredin efendim, sabrın sonu selamet derdi annem!"

"Neyse boş ver. Nerde herkes? Bugün ev çok sessiz!"

"Ekrem bey sabahtan çıktı, ne zaman gelir bilmiyorum..."

"Anladım!"

"Mu..." Hızla elindeki bıçakla bana dönen kızın bakışları kapıya kaydığında duraksadı. Bakışlarımı baktığı yöne çevirdiğimde şeytanın yamağı tam karşımda duruyordu.

"Ee... Deva hanım, hiç karşılaşamayacağımızı mı sanıyordun? Yoksa telefonda söylediklerini asla söyleyemezdin...!" Ellerini belinde bağlayıp ağır adımlarla üzerime gelirken korkuyla yutkunsamda, kuyruğu dik tutmak gerekiyordu.

" Yoo Musa, yüzünde söylerim ne var ki!" Karanlık diyarların zebanisi adamın alay etmek içinde olsa yüzünün güldüğünü görmek şaşırttı açıkçası.

"Bak sen, oralarda yürek mi yedirdiler sana. Benim bildiğim Deva ağzını açmaya korkardı."

"Senin bildiğin Deva olduğumu kim söyledi. Üç günde beni ne hâle çevirdi senin o köpeğin olduğun sahibin biliyor musun?"

Aynadaki BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin