Başımı hafifçe eğerek onayladıktan sonra hemen sağımda duran Ebul'e, ardından Deva'nın bir adım gerisindeki Efkan'a ve hala arkamda olduğunun mesajını veren Timur abi ile haktan abiye baktım.
Ayak bileklerimden yukarı doğru bedenimi sarmalayan korku dallanıp budaklanırken duruşumu dikleştirip ciddiyet barınan ifademi takındım.
'İlk kural: asla korktuğunu belli etme!'
Aldığım huzursuzluk tadı veren derin nefesin ardından attığım adımla içeriye doğru hep birlikte yürümeye başladık yere serilmiş kırmızı renkli halı üzerinde.
Kapıdan girdiğimiz o anda, içerideki kalabalıktan yükselen boş konuşma sesleri ve altta kısık sesle çalan hareketli müzik yerini uğultulu sessizliğe bıraktı.
Tüm gözler üzerimizde toplanırken benim nefret dolu bakışlarım tek bir noktaya odaklandı.
En arka masaya çöreklenmiş, Deva'dan bir saniye olsun parmaklarımı sokmak için can attığım o iğrenç gözlerini ayırmadan izleyen orospu çocuğundaydı.
Amına konduğumun göt vereni. Nasıl bakıyor hala Deva'ya. Ama dur sen dur piç kurusu. Bu gece ölüm kararın alınırken bende seni sikmiş gibi zevk alarak bakacağım o sıçtığımın suratına.
Bize ayrılan masanın başına geldiğimiz de, elimle Efkan ve benim aramda ki boş sandalyeyi işaret ederek oturmasını bekledim. Ardından ceketimin tek düğmesini açarak sağ elimi göğsüme bastırıp oturdum.
Deva'yı ortaya alma amacım, o piçin hiç bir açıdan görmemesiydi. Etrafımıza etten duvar olarak dizilen adamlarla birlikte saf tutan Ebul ve Cavid sayesinde de ona bu zevki tattırmamaya kararlıydım.
Göz göze geldiğimiz kaymakam belli etmeden verdiği baş selamın karşılığını aynı yavaşlıkla verdim.
Yerime yerleşirken Timur abinin sert ifadesinde gizlediği güven bakışlarını en derinlerde hissettim. Bunun manası ' sakin ol, herşey kontrol altına' demek oluyordu.
