çürümüş cümleler

2.4K 182 278
                                    


Medyadaki şarkı siZ değerli okuyucularıma armağanım olsun!

Rüzgar esti doğudan, güneş bugün üzerimize doğmayacağını fısıldadı ve ben ebedi karanlığa uğurlandım. Hiç bitmeyecek yolculuğumun başlangıcıydı oysa ki.

Canlı canlı ölmeme neden olan sebebi merak ediyorsunuz değil mi? Hıh, komik ama sadece üç kelime... Evet o Pislik kadının ağzından çıkan üç kelime beni diri diri mezara soktu!

"Anneni Ekrem öldürdü!" Defalarca yankılandı bu ses beynimin her köşesinde. Yüz kere, bin kere çalkalandı. Reddetti, inandı ama sonuca varamadı.

"Yalan söylüyorsun!" Yutkundum seslice. Boğazıma takılan yumru ne aşağı indi, nede dilime hece oldu.

"Annenin boğazını kesen Ekrem'di... Sırf sen o izbeliğe bir daha dönme diye..."

"Yalan..." Gözlerim doldu, bir damlada  fırtınalar koparacaktı sanki aksa.

"Sen ona muhtaç ol diye. Onun yüzünden başka bir yüze gülümseme diye kaç canın yanışını, kaç kişinin ölümünü seyrettim ben biliyor musun? En iyi adamımın Acem'in ölümünü seyrettim... " Kalbim bu bedeni istemedi, ruhum tiksindi benden, aklım mantığım istifa etti düşüncelerimden.

Lanetli olduğuma bu kez kanat getirdim. Meydana kocaman ateş yakıp içinde yakamalılardı yaralı bedenimi. Elimin değdiği her hayat kuruyup gidiyordu. Şayet Mine gerçeği söylüyorsa.

"Sana inanmıyorum, sırf canımı yakmak için söylüyorsun bütün bunları..." Kapanmaya meyilli göz kapaklarını kısarak üzerime yürüdü.

"Öyle mi? Annene yardım edeceğim bahanesiyle benide sürükledi peşinden. Sözde zavallı anneciğini o bok çukurundan kurtaracaktık ama Ekrem senin annenin yanına gitmek isteyeceğin düşüncesinden korktuğu için sehpanın üzerinde duran bıçakla boğazını kesti... Suçu babanın üzerine atarakda sıyrıldı işin içinden. Üç gün sana ilaç verip böylelikle zaman kazandı yaptığının üstünü örtmek için..." Nefes alış verişlerim düzensizleşti, kör olasıca gözlerim karanlığı arzuladı.

"Annen bağırmadı bile! Kanı bedeninden akarken nasıl çırpındığını görseydin inan kendinden bile nefret ederdin! Tıpkı benim gibi!"

"Allah'ım aklıma mukayyet ol! Allah'ım aklımı koru!!!"

Annem, Acem... Daha Yusuf'un acısı geçmemişken... Efkan'ın ne halde olduğuna kaygılanamamışken... Kim bilir daha kimler vardı vebali sırtıma yük binen.

"Eğer hala bana inanmıyorsan Ekrem'e sor, inkar edemez!" 

Kaskatı kesilen bedenimi İstemsizce çevirip salona doğru adımladım. Gözlerimde süzülmeye başlayan damlalarla bir kaç adım daha atabildim sadece. Çünkü bedenime hükmedemez hale gelip olduğum yerde kaldım.

Ne bir his, nede duygu ibaresi yoktu. İçim boşalmış, kocaman boşluk içinde ordan oraya savruluyorum sanki. Yer altımdan kayıyor, eşyalar havalarda uçuşuyordu. Duvarlada açılan çatlaklardan saf nefret sızlıyordu ruhumu emmek isteyen. Ev üzerime yıkılıyor ama ben hala aynı noktada bekliyordum. Ta ki; Ekrem karşımda belirene kadar.

"Deva!..."

"Aaaaaaaaa......" Verebildiğim tek tepki sadece çığlık atmak oldu.

"Kendine gel, neler oluyor!" Nefes tükeniyor, ciğerler çiçek misali soluyordu.

"Neler oluyor Deva, kes şu bağırmayı!" Zehirli sarmaşık olup beni boğan gözlerinden çekmedim bulanık yaşlı bakışlarımı.

"Morardı...  Allah kahretsin ne oldu? ne?! Deva kendine gel artık ne oldu?" Öksürerek  öne doğru  atıldığımda Mine arkandan benim adıma cevap verdi.

Aynadaki BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin