Ve sonunda kavuştuk gönlü zengin, güzel okuyucularım....
Sizin bu tembel yazarınız nihayet bir bölümcük bitirdi...😂😂😂😂
Diğeri hali hazırda yazmaktayım çok yakında oda sizlerle olacak...
Keyifle okumanızı dilerim... Seviliyorsunuz tarafımdan...♥️♥️♥️
İki ay sonra....
"Bi öp, geçmezse sevişiriz...."
Kulaklarım neler işitiyordu böyle. Deva'nın solgun çatlamış dudaklarından dökülenlere hayretle baksam da, kanımın kaynamasına engel olamadım.
Henüz iyileşmemişti biliyordum lakin Deva'ya karşı koyamadığım arzularım şelale olup taşmak üzereydi bacaklarımın arasından.
Kendimi; eğildiğim yaralı güvercinin üzerinden doğrultarak bir iki adım geriye çekildim. Elimin biri ejderhayı dizginlemek için pantolonumun cenbine girerken, diğeri burnumun ucunda oyalandı. Zira yüzüm yangın yerine döndü.
"Hastaneden çıkalı iki gün oldu tatlım, biraz dinlenmen gerekiyor. Elbet sevişecek çok günlerimiz olacak..." Diyerek göz kırptım dudağımın kenarını sağ tarafa çapkınca kıvırarak. Ve ekledim.
"Ama önce ben Ebul'e bir bakayım. Malûm son zamanlarda olanlar Burcu ile arasında epey sorun yarattı." Birbirine karışmış saçlarını geriye atarak yorgun başını kaldırdı kaşlarını çatarak.
"Gerçekten Musa'yı vurdu mu?" Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı hafifçe salladım.
"Peki senin bana anlattıkların?" Dedi buz tutturucak kadar soğuk sesiyle ve devam etti.
"Gerçekten yaptın mı?" Diye ekledi o buzul duvara bir tuğla daha koyarak.
"Ben gereken neyse onu yaptım güzelim. Gencecik kızların günahına giren, taze bedenleri zehirleyen... Yolsuzluk yapan, şerefsizlerin..." Durdum, bin kez yutkundum o an ve dişlerimi sıkarak devam ettim.
"Onlar hakettikleri ne varsa onları yaşadılar. Fazlası yok!" Gözlerine bakamıyordum. Çünkü hala o orospu çocuğunu bulamadım. Ölmeyi en çok hak eden oyken nefes alması bile zoruma gidiyor du.
"Hadi dinlen bi'tanem. Olanları da kafana takma lütfen. Tekrar söylüyorum olması gereken neyse o oldu.... Tamam mı?" Küçük bir baş sallamasıyla onayı aldıktan sonra Deva'nın Odasından çıkıp kendi odama geçtim.
Bir süre yalnız yatması gerekiyor du. Peş peşe üç ameliyat geçirdi, yarası tam olarak kapanmış değil ve enfeksiyon kapması kaçınılmaz olurdu. Gerçi bu benim için bir bahane olsa da, aslında kendimden korktuğumdan ayrı yatması konusunda ısrarcı oldum. Çünkü biliyorum; dayanamazdım bende afrodizyak etkisi yaratan kokusuna.
Odamdan telefonu aldıktan sonra yeniden koridora çıkarak, salonda benden gerçekte neyi gizlediğini anlatmayı bekleyen Ebul'un yanına doğru adımladım.
Eğik duruşumu salona girmeden dikleştirdim. Ciddiyeti takınğım ifademe öfkem de yandaş olur olmaz salona hızlı adımlarla giriş yaptım.
Kurt, Cavid gözleri üzerimde bana bakarken Ebul'un hiç bir şey umrunda değil tavrı öfkemi katılıyordu. Sakinliğimi koruyarak karşılarına oturdum.
İğne atsan yere düşerken çıkardığı sesi duyabileceğim kadar sessizleşti haddinden fazla gergin olan ortam. Daha fazla dayanamayarak araya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?