Geri dönüş

2.8K 202 158
                                    

"Bırakın lan kızı!" Duyduğum sese minnetle gözlerimi yumduğumda akan bir damla yaşa engel olamadım. Biliyordum birinin beni kurtaracağını ama bunun o olacağı aklıma gelmemişti.

"Sen kendi işine bak birader!" Adam kolumu bırakmamaya niyetliydi, lakin Adal'da.

"Ben zaten işime bakıyorum aslanım. Kız benim, sende şimdi kızın kolunu bırakıyorsun ve siktir olup gidiyorsun!" Adam arkadaşına güveniyordu, iki kişi avantajını kullanarak Adal'ın üzerine yürüdüler.

Bense; kurtulur kurtulmaz Adal'ın arkasına kaçtım. N'apalım, denize düştüysem yılana sarılmaktan başka çarem yoktu. En azından Adal beni ebediyen yaralayacak yaklaşımda bulunmadı bu güne kadar. Bıçak misali sözleri hariç tabi.

"Sen fazla oldun ama..." Daha sözü bitmedi, eli havaya kalktığı anda bedeni yerle buluştu. Adal tek hamlede indirdiği yumrukla karşısındaki iri yarı adamın burnunu kanatırken diğer zayıf olanı atıldı ama onun da pek şansı olmadı.

Adamın savurduğu yumruğu tuttu ve geriye çevirdi. Kolunu kırdığından eminim çünkü; Çıkan çatırtırtıyı iliklerime kadar hissetim. Yerde kolunu tutarak kıvranan adama tekmeyi attığı sırada diğer adam ayağı kalkıp üzerine atıldı ve boşluğundan faydalanarak  Adal'ın yüzüne yumruğunu geçirdi.

Geriye savrulan Adal duruşunu dikleştirerek gerildi, karşılığını sert bir şekilde vererek yere düşen iri adamın üzerine çullanıp bir biri ardına indirdi yumruklarını. Her darbede adamın kafası yere çarpıp sekiyordu, başının gerisinde akan kanı görünce korkuyla Adal'ın koluna yapıştım.

"Öldüreceksin bırak artık... Adal... Adamı öleceksin yeter!" Tuttuğum kolunu savurarak beni itekledi.

"Çekil şuradan.... Eğer gelmeseydim sana neler yapacaklardı biliyor musun?..." Kelimelerinin arasında yeniden vurmaya başladığı sırada kolundan bir kez daha yakaladım.

"Yeter bırak Allah'ın dan bulsun. Tamam  ben özür dilerim, gidelim hadi..." Etrafımızı saran kalabalık bile umrunda değildi.

"Bırakkk! Bu pislikler için özür dileme!!!" Diye bağırarak İkinci kez kolunu savurduğunda geriye sendeleyip yere kapaklandım.

"Ah!" Küçük inilti dudaklarımdan koptuğunda Adal'ın öfkeden kızaran gözleri yerdeki bedenimi buldu. Baygın halde yatan adamın üzerinden kalkıp yanıma geldi.

Uzatılan ve havada asılı kalan o yardım elini geri çevirerek yanan canımın derdine düştüm.

"İyi misin?" Çöktüğü dizlerinin üzerinden sarkıttığı  parmaklarının uçlarından damlayan kanla  eklemlerinin kızardığını, parçalandığını fark ettim.

"Sen it'ene kadar evet!" Ters cevabıma karşın hafifçe gülümseyerek yanıt verdi.

"İyisin iyi, sızlanma kalk hadi." Sakince sarf ettiği sözlerine hayretle baka kaldığım da, 'ne?' der gibi başını ifadesizce salladı.

"Ne bakıyorsun?  İtiraz etmezsin herhalde başına gelenlerden sonra? Hem ayağına kadar geldim." Şaşkın bakışlarım bakmaya devam etti, az önce canavara dönüp adamları öldüresiye döven o değildi sanki.

"Seni ben çağırmadım, dikkatini çekerim!"

" Benimle inatlaşacak durumda değilsin Deva!" Sesinde hala sinirin kırıntılarını barındırdığı belli olsada, yeniden söz sahibi olduğunda sakinliğini korudu.

"Hadi kalk, gidelim bir an önce buradan!" Uzattığı eli boşta bırakıp yerden destek alarak kalktım ayağa.

"Seninle gelemek istemiyorum..." Adal açılan tek kaşını ima ile havalandırdı sözümü keserken.

Aynadaki BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin