Bölüm Adal'dan arkadaşlar...
Multimedyadaki şarkı benden siz çok değerli ve kıymetli okurlarıma gelsin...
Kulağımın dibinde yankılanan o iğrenç sesle gözlerim bir kez kapandı hızla. Yüreğimin üzerinde filizlenen korkuyla açıldı ve İşte o anda dünya dönmeyi, zaman akmayı, insanlar hareket etmeyi ve kalbim saniyelikte olsa atmayı bıraktı. Beynim algı yetisini kaybetti Deva'nın gözlerimin içine bakarak yere yıkılışını seyrederken.
"Devaaaa!!!! Devaaaa!!!" Boğazım yırtıldı sandım sesim kısılana kadar adını haykırarak yanına koşarken.
Bir kaç adımlık mesafe asırlıktı sanki. Ulaşılması zor, uzun ve güç. Bacaklarım... Bacaklarım neden bu kadar yavaş hareket ediyor? Neden hala Deva'ya ulaşamıyorum?
"Ahhh... Aaa... Deva... Deva..." Dizlerimin üzerinde kendimi yere atarak soğuk zeminde yatan kadınıma titreyen ellerim uzandı ama dokunamadı. Ne saçlarına, ne de al kanlara bulanan bedenine.
"Deva... Sevgilim aç gözlerini... Deva... Aşkım aç gözlerini n'olur... Deva..." Nihayet kendime gelebildiğimde, hala titremekte olan ellerimle başını hafifçe kaldırıp dizlerime yatırdım bedenini kucağıma çekmeye çalışarak.
"Deva... Güzelim aç gözlerini hadi... Devaaaa.... Bi'tanem aç o güzel gözlerini hadi..." Başımı sağa sola çevirip Ebul'ü aradığımda sol tarafımda ki manzarayla ikinci şoku yaşadım.
"Allah'ım aklımı kaybedeceğim..." Efkan yerde kanlar içinde hareketsiz yatıyordu ve onun başında da Cavid vardı. Peki ya Ebul? O neredeydi? Neden kimse gelmiyordu. Niye yardım etmiyorlardı.
"Laaaannnn!!! Bakmayın öyle... Yardım edin lan... Yardım edin... Biri yardım etsin... Biri yardım etsin...." Boğazın patlayana, damarlarım çatlayana kadar bağırdım etrafa ama hemen döndüm güzel yüzlüme.
"Deva... Aç gözlerini... Deva... Hadi güzelim gözlerime bak... Hadi... Burdayım, yanındayım... Devaaaa..." Çaresizlik içinde boğulduğum sırada Bir el uzandı üzerimize doğru.
"Adal... Hadi oğlum ambulans bekleyecek vakit yok...." Ardından Deva'nın ufacık solgun bedeni havalandı. Yerden destek alarak kalkarken başımı çevirip Efkan'ın ardında kalan kanlı boşluğu baktım.
"Abi Efkan?" Haktan abi adımlayarak bağırdı ben Deva'nın kan birikintisinin üzerinden kalkarken.
"Onuda başka bir arabayla götürüyorlar." Hızla arkalarından adımlamaya başladım.
Göz bebeklerim tek bir noktaya kilitli bir şekilde; Deva'nın sarkan kolundan sızan kanın parmak uçlarından durmaksızın damlayışında.
Kargaşanın ortasında Deva'ya yetişirken bedenime çarpan insanlardan kolumda yeni fark ettiğim yada ancak hissedebildiğim acıya baktım. Vurulmuştum!
Kendimi düşünecek zaman değildi şimdi. Öncelik Deva'idi. Nihayet arabanın yanına vardığınızda açık arka kapının içerisine ayağını atarak yaralı küçük bedeni özenle koltuğa yerleştirdi. Ardından arkasına dönerek seslendi.
"Adal sende geç oğlum hadi." Kaldırdığım bakışlarımı Haktan abiye çevirerek Deva'nın yanına geçip oturdum ve ilk işim başını dizlerime yatırmak oldu.
"Abi gözünü seveyim acele et." Kapıları kapatırken karşılık verdi endişeli sesiyle.
"Tamam oğlum merak etme, yetiştireceğiz kızımızı hastaneye." Direksiyonun başına kendini atarak arabayı çalıştırdı. Tekerliklerin çıkardığı acı çığlıklar geceye karışarak hareket etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?