itiraf

2K 148 765
                                    

Bu bölüm bana her bakımdan destek olan arkadaşım kbrkrc11 ithaf ediyorum... Her baktığımda o balkonda ol olur mu?

Bir kuş uçtu bu gece yüreğimin derinlerinden sana doğru. Öyle kanat çırptı ki; var gücüyle tozlu dökülmüş kanatları yanacaktı sanki bi görsen.

Tutulmuş bacakları kalbine konmaya hazırlanıyor, misafir et olur mu? Dinlensin pamuktan döşek kadar yumuşak kalbinde... Yıllarca çorak topraklara sürgün oldu susamıştır kana kana içsin bırak aşkını tatlı şarabını...

Yeniden büyütsün çirkin bakımsız tüylerini senin sevginle... Belki o da güzelleşir benimle birlikte... Ama  saklama merhametini bizden...

Ne yüreğim kaldırır, nede ben!

Dün gece onu taksiye bindiğinde ikinci kez kaybettim ama kâinat bana güzel ceylanımı üçüncü kez bulmamı ve asla bırakmamamı fısıldadı sağır kulaklarıma.

Deva'yı kaybettikten sonra mekâna döndüğümde Efkan elime bir kağıt tutuşturup gülerek; 'bir adam geldi seni sordu, yok diyince 'bunu Adal'a ver aradığı şey burada' dedi'  elimdeki kağıda baktığımda adres ve 'o kızı üzersen bu defa seni öldürürüm' yazıyordu.

Zafer kazanmış gibi kağıdı avucumun içine alıp çocuklar kadar coşkulu yüreğimi sankinleştiremeden koşup arabaya atladım...  Geceden beridir buradayım. Ön koltukta sahibini bekleyen bir saksı mor menekşe ve arabaya yaslanmış bayram sevinci yaşayan ben bekliyordum.

İnanması zor değil mi? Dedim; ne ben artık eski Adal'ım, nede o Tanem.... O sarı çölleri olan güzel gözlü ceylanım... Tecrübesizliklerimizle kırıp dökmeden bir olmaya gayret edeceğim kadın. Bu kalbin son sahibi. Sevmeyi, sevilmeyi bana öğretecek olan. En küçük zorlukta bırakıp gitmeyecek, gücünün son demine kadar benimle savaşacak olanım. Çünkü o Deva... Derdime Deva olmayı bilenim.

Gün aydınlanalı, güneş doğalı çok oldu ama hala bir kıpırtı yoktu kapıda. Sabrım hırçın denizler gibi fırtınalar estirip taşarken, ben tam aksine çok sakin duruyordum. Eskiden olsa çoktan önümde ki tek engel olan kapıyı kırmış Deva'yı çekip almıştım ama yapacağım en ufak aptallık onu sonsuza kadar kaybedeceğim anlamına gelir. Sakinliğimi korumalıydım.

Saat neredeyse 10:30 güneş tenimi kavurmaya başladı. Alnımda biriken ter şakaklarımdan süzülmeye başladı. Sıcak bir şey değil, terleyip kızın yanında kokacaktım şimdi.

Ellerim yüzümü kurulamak istercesine sıvazlayarak derin çektiğim nefese eşlik eden kapının sesiyle avuçlarımı yavaşça aşağı indirdim.

Yaslandığım arabaya yığılan bedenim Deva'nın yanında gördüğüm adamla kala kaldı bir süre daha.  Aynı şaşkınlık Deva'nın beni görünce donup kalan bakışında yer edinmişti.

"Senin ne işin var burada?" İlk cümleyi Deva kurdu ama benim gözüm hala yanındaki sarışın adamdaydı.

İyide kimdi bu adam? Deva'nın yanında ne işi vardı? Herşeyden önemlisi bu ev bu züppenin miydi? Neyse; sakin olmalıyım, kendimi doldurmanın zamanı değil şimdi.

"Onu buraya sen mi çağırdın Pusat?" Adı da bir şeye benzese, ulan Deva'yı kaybetmeyeceğimi bilsem dalardım buna ama....

"Ben çağırmadım..." Asi, hırçın sevdiğim nasıl susturdu adamı.

Aynadaki BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin