Bu Ekrem bölümünü, ona hayran olan güzel yürekli bir okuyucuya armağan ediyorum..
Damarlarımda akan kan beni zehirliyordu, kalbimin patlayacak duruma geldiğini hissettiğimde başımdan akan suyun altından çıktım.
Tek düşüncem, isteğim Deva'nın mezara dönen kasvet yuvasının içinde salınarak etrafına hayat vermesiydi. Kim bilir nerede? Neler yapıyor? Üstelik yaralı. Allah'ım kafayı yemek üzereyim, yaşıyor mu ondan bile emin değilim... Ah Musa ne yaptın sen?
Odada yatağın üzerinde sere serpe yatarken ceketimin üstünde yarısı açılmış katlı paralar dikkatimi çekti. Miktar hayat kadınına verdiğim miktarla aynı duruyordu. Uzanıp paraları aldığımda altından çıkan kağıda odaklandım bu kez. Üzerine bir not ve numara yazıyordu.
"Bir şansımız daha olabilir... Ara beni mutlaka!" Başımı iki yana sallayarak derinlerden gelen gülme dürtüsüne engel olamadım.
"Deli ya!" Kendi kendime konuşurken telefonum çaldı. Arayanın kim olduğuna bakarak cevapladım.
"Efendim!"
"Abi neredesin? Gelip seni alayım konuşalım bir yerlerde, yerimde duramıyorum Ekrem abi..." Musa benliğini kaybettiğinde benden daha tehlikeli olabiliyor ve benim onu sakinleştirmem gerek.
"Musa, önce sakin ol, beni almana gerek yok çünkü yalnız değilim. Var mı bir haber Deva'dan?" Tedirginliğin sürdüğü ses tonu fırtınayı bir nebze olsun atlattığını işaret ediyor.
"Yok abi, şehrin her yerine adamları saldım. Hepsi atmaca olup kuş uçurtmayacaklar..." İki parmağımla yorgun gözlerimi ovuşturdum.
"Tamam sende bekleme daha fazla mekanda, eve geç dinlen ben sabaha gelirim!" İki cephedede sular nihayet durulduğunda bende yattığım yerden kalkarak üzerimi giyindim.
Son yıllarda otellere pek uğramıyordum bu geceye kadar. Yıllarca önce Deva'ya olan saplantım yüzünden yaptığım hatanın bana getiriside otellerden nefret etmek oldu.
O kadınla arabada yada başka bir yerde birlikte olmak isteseydim affetmezdim. O odada geçmiş zihnimin her alanına hücum edince basiretim bağlandı dokunmak istemedim, bu yüzden onun gitmesini istedim.
Sonuçta tek gecelik ilişki Deva'ya duyduğum sevgiyi zedeleyemez değil mi? Yine saçmalıyorum farkındayım. Resmen düşüncelerimin çöplüğünde boğuluyorum, etrafımda beni kurtaracak bir el bile yok.
Otelden ayrıldığımdan beri arabayla koca Bursa'yı tavaf ederken topanenin surlarına dizilmiş bankalarda tek başına oturan kız dikkatimi çekti. Deva olma olasılığı kalbimin ritmini değiştirirken ani frenler arabayı durdurup telaşla arabadan indim ve üzerine koşmaya başladım.
Onu ne halde göreceğimden emin değilim. Tek düşündüğüm onu bulmuş olmaktı. Banka yaklaştığımda dünyam bir kez daha başıma yıkıldı. Kızın dizlerine yatan adamı gördüğümde acıyla yumdum göz kapaklarımı. Hissettim sevinç duygusunun yerini yeniden karmaşa aldığında orada durmamam gerektiğinin sinyallerini gönderiyordu beynime.
Arabaya yeniden binip hareket ettim; Deva'nın kokusunun sindiği, her karesinde hayalinin dolaştığı evin yolunu tuttum... Kendi yoksa bile hayaliyle avunabilirdim.
Eve vardığımda tamamen bitik bir adam halindeydim. Ağır ağır çıktığım merdivenlerde yükselen büyük gürültülü ayak sesine başımı kaldırıp baktığımda, Deva asık yüzüyle ayaklarını vura vura yanımdan geçerek aşağı iniyordu. O dönmüştü, bana gelmişti. Biliyordum beni terketmeyeceğini, yüzüme bakmasa bile bu evde benimle yaşamaya razıydı. Sevinçle peşinden bir iki adım atmıştım ki; hayali buhar olup eve karıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?