Evet bölüm her zaman ki gibi Adal beyimizden. Son zamanlarda Deva kızımızın durumundan dolayı Adal hikâyeyi üstlendi.
İnşallah keyifle okursunuz...
Şarkı da benden siz değerli okurlarıma yani aynadaki ben ailesine gelsin.
Hayatımı paylaşacağım kadını geç buldum ama erken kaybediyorum. Geçirdiği kirizden sağ salim çıkacak mı? Onu bile bilmiyorum. Camları yumruklayarak sesimi ölüme teslim olmak üzere olan kadına duyurmaya çalışıyorum.
Saç tellerimin ucundan sağa sola savrulan ter damlaları alnımdan süzülerek yuvalarından çıkmak üzere olan gözlerimden akan yaşlara karışıyor. Her bir zerrem ayrı titriyor, kaybetme korkusu iliklerimde dans ediyordu resmen. Kalbim mi? Paramparça!
"Gitme Deva... Bırakma beni... Devaaaaa..." Bağırmaktan kısılan sesim çıkmıyordu artık. Beni duymayacak, Azrail'in elinden tutacak diye ödüm kopuyor. Diri diri ölüyordum onunla birlikte ama yine de elimden bir şey gelmiyor.
"Adal sakin ol koçum... Adal..." Ne ara arkamdan geldiğini fark etmediğim Kurt'un sesi bile sakinleştiremedi asi ruhumu. Nasıl sakin olmalıydı ki zaten?
"Deva gitme... Sana yemin olsun dünya yok bundan sonra gözümde, yeter ki sen gitme... Benimle kal Deva... Devaaaa... Gitme güzelim...." Ciğerlerim sökülüyordu hıçkırıklarımdan. Nefes almamı engellercesine boğazıma takılıyordu kelimeler.
"Aslanım yapma..."
Gücüm tükeniyor. Sabrım son raddesinde ha taştı, ha taşacak. Ne Ekrem piçinden haber var, ne de kardeşi olacak puşttan. Şebnem'in, o karısı olacak kaltağın elimde olması hiç bir şeye yaramıyor. Hırsım geçmeyecek o soyunu sopunu siktiğimin çocuğunu öldürmeden.
"Deva... Deva güzelim gitme." İniltilere dönen sesim yalvarıyordu camın arkasında yatan kadına.
"Abi doktor çıktı." Cavid koridoru yankılatırken ne ara çıktığını anlamadığım doktorun üzerine atıldım.
"O iyi değil mi? İyi mi? Deva yaşayacak değil mi doktor? İyi mi bir şey söyle!" Doktor çakır rengi gözlerini kısarak dudaklarını iki yana ayırdı yakasına yapışan ellerimi tutup aşağı indirerek.
"Önce sakin olalım Adal bey. Sizide anlıyorum ama merak etmeyin, Çok güçlü ve mücadeleci hastam oldu ama bu kız gerçek bir savaşçı.... Deva hanım çok iyi. Sadece solunum verdiğimiz ağzındaki hortumla mücadele ediyor..." Sözünü keserek burnumu çektim soru sorarken.
"O ne demek?"
"Kendi başına nefes almaya başladı artık. Gözünüz aydın hastanız hayati tehlikeyi atlattı."
Olduğum yerden bir adım geriye kaçarak gülmekle gülmemek arasında sıkışırken iki büklüm oldu belim. Elim kasılan karnıma gitti. Boşta kalan parmaklarım dudaklarıma doğru gidip ani refleksle Deva'yı işaret etti.
"O iyi yani? İyileşecek öyle değil mi?" Doktor gülümseyerek başıyla destekledi sözlerimi.
"Çok iyi hem de."
"Sağol doktor... Bana dünyayı verdin... Çok... Çok sağol doktor..." Doğrulup duruşumu dikleştirerek doktora sarıldım hala oluk oluk akan yaşları silerek.
"Rica ederim görevimiz. E tabi hastamız bu kadar güçlü olmasaydı farklı sonuçlar olabilir di." Diyerek geri çekildiğinde hala uyku hâlinde olan Deva'ya baktım.
"Peki yanına girmem mümkün mü?" Dudaklarını birbirine bastıran doktor ciddiyetine döndü.
"Tehlikeyi atlattı lakin enfeksiyon riskine karşı biraz daha sabretmenizi isteyeceğim." Başımı hızla sallayarak ağlarken gülmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?